Genel
Gençlik Hareketi Olmayan Toplumlar Ağır Aksak Yürüyen Toplumlardır
Felat Serhat
Günümüzde gençlik hareketine sahip olmayan hiç bir toplum, güçlü bir gelişim içinde olamaz. Ağır aksak yürür. İlerleme gücünü ve umudunu kaybetmiş bir toplum haline gelir. Günümüzde bazı toplumlar böyle bir zorlanmayı yaşamaktadırlar. Diğer yandan gençliğin çok örgütlü olduğu, yeni bilinçler edindiği, kendini örgütleyebildiği, dolayısıyla değişimde rol oynadığı, kendisinden önceki kuşakla çelişki ve çatışmaya girdiği toplumlarda ise her bakımdan büyük sarsıntılar yaşanmaktadır. Bu toplumlar, maddi ve manevi anlamda ciddi değişiklikler yaşamaktadırlar. Hem ruhsal, hem duygusal, hem de yaşamsal olarak çok ciddi değişiklikler geçirmektedirler. Bu tür toplumlarda sarsıntı, çelişki ve çatışma çok yoğun yaşanmaktadır. Bu da bir zorlayıcılığı ifade eder. Çünkü değişimin yoğunluğu toplumun bütün iç dengelerini, yine insanın maddi manevi yaşamının dengelerini bozmaktadır. Eğer değişime yön verilmezse, bu bireyde ve toplumda ciddi tahribatlara yol açabilir. Ama eğer yön verilirse, birey ve toplum kendini yeniden şekillendirerek, büyük bir gelişmeyi ortaya çıkarır. Dolayısıyla gençliğin toplumdaki rolünü doğru anlamalı ve o rolün oynanmasını sağlamalıyız. Eğer kendimizi bu özelliklerle tanımlıyorsak, o zaman genç olmasını bilmeliyiz. Aksi taktirde sistemimizi kuramaz, geliştiremez, koruyamaz çökeriz. Onun için toplumun değişiminde gençliğin oynadığı rolü ve özellikleri yine gençlik üzerinde geliştirilen ve yürütülen politikaları da görmek son derece önemlidir.
Gençlik arayışının olmaması, zayıf olması veya saptırılması kadar, bireye ve topluma zarar veren başka bir dönem yoktur. O nedenle her şey çok mükemmel, doğru bir rotada, başarıyla yürütülüyormuş gibi değerlendirilmemelidir. Gençlik dinamizmi örgütlü kılınmazsa, büyük tahribatlar yaşanabilir. Politik-ekonomik ve kültürel çelişkilerden doğan aşırı çatışma durumu tahribatlara yol açabilir. Gençlik hareketleri olumlu bir rol oynayabilecekken, zorlayıcı ve tahrip edici sonuçlara neden olabilir. Bu nedenle siyasi hareketlerin bireyin ve toplumun yaşadığı çelişkileri doğru çözümlemesi gerekir. İnsan ve toplum psikolojisini bilmesi gerekir. Toplumun sosyolojik yapısını, çelişkilerini ve çatışmalarını doğru tahlil etmesi gerekir ki; yön verebilsin, örgütlü kılabilsin, dolayısıyla desteğini alabilsin. Kuşkusuz bunu en fazla da “özgürlükçü-eşitlikçi-sosyalist hareketim” diyen hareketler yapmalıdır. Bunu yapmazlarsa, kaybederler. Gençlik, bir yönüyle bireyin bir tür devrimi yaşaması olarak da ele alınabilir. Eskiyi aşan, reddeden, onunla mücadeleye giren, toplumla olduğu kadar aile düzeniyle de çelişen bir duruştur gençlik. Toplumsal değişimde öncü rolü oynayan gençlik, bir biçimde aile devrimini de yapmıştır. Bu, toplumun bünyesinde var olan eski yaşam özelliklerini kabul etmemeyi ifade eder. Yalnız bu, bazen sınırlı, yani pasifist olurken, bazen de çok etkili olmaktadır. Geleneksel kültürde yaşlılar gençlere güvenmezler. Yoğun arayışçılığından dolayı; “nereye gideceği belli olmaz” denilir. Gençler de, kalıba girmiş yaşamı, bir tekrardan ibaret olan toplumsallığı ve bireyi zayıf görür ve ona isyan ederler. Zaten çelişki de buradan doğmaktadır. Bu çelişki her zaman var olmuştur ve Kürt ulusal dirilişinde de, gelişiminde de etkili rol oynamıştır. Kürt Özgürlük Hareketinde aile devrimi adeta uluslaşmayı sağlayan, insanı birey haline getiren, aile, aşiret, kabile gibi dar bağları kırarak, özgürlük bağları geliştiren bir devrim olmuştur. Bizde, aile devrimi bir özgürlük devrimi olarak gelişmiştir. Buna; “ulusal diriliş” denilmiştir. “Toplumsal demokrasinin ve özgürlüklerin gelişmesi” de demekteyiz. Yeni insanın yaratılması, kişilik devriminin gerçekleşmesi çok önemlidir. Birey olma devrimi ile aile ilişkilerini parçalama devrimi iç içe ve çok şiddetli olmuştur. Gençliğin var olanı reddetmesi sonucunda yaşanan çatışma sert geçmiştir. Ancak bununla dar, eskiyi ifade eden, Kürt bireyinin ve toplumunun gelişimini engelleyen bağlar kırılmıştır. Bu anlamıyla gençlik, kişilik devriminin yapıldığı çağdır. Demokratik ulusal kişilik kazanma sürecidir. Aile, aşiret, mezhep, okul ve sistem yeni oluşması itibariyle gençliğe kendi özelliklerini vermek istemektedir. Gençlik, bütün bu özelliklere karşı bir mücadele yaşar. Kişilik edinme, yoğun bir iç mücadele anlamına gelir. Kişilik, kendi doğrularını benimsetmek isteyen ve değişik yönde etkide bulunmaya çalışan güçlerle bir savaşımı yaşar. Tabi bir de Özgürlük Hareketinin yaratmak istediği bir gençlik söz konusudur. Bu anlamda Özgürlük Hareketine katılmak demek, bütün bu gerici, sömürgeci, modernist güçlerin kişilik üzerindeki saldırılarına ve yönlendirmelerine karşı mücadele etmek demektir. Gençlik çağı, yeni insanın ortaya çıktığı dönemdir. Bir önceki toplum yaşamından daha ileri bir toplumsal yaşama geçişi ifade eder. Bu anlamda gençlik, her zaman yenilikçidir. Örgütlü ve bilinçli kılınmış bir gençlik, toplumu hızlı ve köklü değişime uğratacak kişiliğin ortaya çıkması anlamına gelmektedir. Egemen düzen gençlikten çok korkmaktadır. Modern gelişmelerin gençliği neredeyse bir sınıf düzeyine getirdiğini, gençlik hareketlerinin güçlü ve hızlı bir ideolojik ve örgütsel zemin oluşturduğunu, dolayısıyla toplumsal gelişmede doğal bir parti ve ordu gibi hareket ettiğini görmektedir. Öncü rol oynayabilecek bir düzeye ulaşmış olması, büyük bir endişe yaratmaktadır. Bu nedenle toplumun özgürlük, eşitlik ve adalet yönünde eğitimini, örgütlenişini ve ilerleyişini engellemek için örgütlü ve planlı politikalar geliştirerek, gençliği yozlaştırmayı hedeflemektedir. Kendini düşünen, kar-iktidar ve haz dünyasına dalarak bireycileşen, dolayısıyla düzene entegre olan bir çizgiye çekmek temel amaçtır. Böylelikle özgür yaşam arayışını, yenilikçiliğini, idealizmini, fedakarlığı ve cesaretini yozlaştırarak gençliği özünden saptırmaya uğraşmaktadır. Günümüzde uluslararası gericilik gençlikle yoğun bir mücadele halindedir. Bu, hem ideolojik, hem politik hem de psikolojik olarak böyledir. Bunun için özel uzmanlar, psikologlar ve sosyologlar çalıştırılmakta. Özel politikalar ve örgütler geliştirilmektedir. Örgütlü-planlı yoğun bir çaba söz konusudur. Bilimsel teknik gelişmelerden de sonuna kadar yararlanılmaktadır. Gençliğin toplumsal özgürlük ve demokrasinin gelişimine öncülük eden veya öncülük edebilecek potansiyeli bu biçimde eritilmeye, saptırılmaya ve düzen açısından tehlikesiz hale getirilmeye çalışılmaktadır. Günümüzde bu temelde küresel bir mücadele sözkonusudur. Kapitalist modernist sistemin gençliğe yönelik yürüttüğü mücadele ulusal sınırları aşmış bütün dünyayı içine alan bir sistem mücadelesine dönüşmüştür.
Kürdistan’da gençlik hareketi Demokratik uluslaşmanın gelişimi, demokratik ulusal bilincin oluşumu, dolayısıyla Özgürlük Hareketinin gelişim süreci, gençlik hareketinin de oluştuğu süreçtir. Geleneksel feodal toplum yapısının çözülmesi ve sosyal ayrışmanın gelişmesi, gençliğin toplum yaşamını etkileyen bir kesim olarak ortaya çıkmasını sağlamıştır. Kürdistan’da ortaya çıkan gençlik hareketi, ilkel milliyetçi hareketlerin de aşılmasını getirmiştir. İlkel milliyetçi örgütler gençlik hareketi yaratamamışlardır. Örneğin KDP kendi içinde gençlik özellikleri taşımadığından bir gençlik hareketi yaratması söz konusu olmamıştır. KDP, feodal ve aşiretsel yapıya uygun bir siyasi ve sosyal örgütlülüğü ifade ettiğinden bir gençlik hareketi oluşturamamıştır-oluşturamaz da. Belki birkaç genci bir araya getirebilir ama gençlik ruhuyla donanmış bir gençlik hareketi kuramaz. Bu kendisinin aşılması anlamına gelir. Bu nedenle gençlik hareketinin gelişeceği zeminin demokratik ve özgürlükçü olması gerekir. Bu zemin Kürdistan’da ilk olarak PKK ile yaratılmıştır Türk gençliğindeki hareketlenme ile dünyada gelişen gençlik hareketlenmesi arasında bir paralellik vardır. Buna ‘68 kuşağı denilmektedir. Türkiye Devrimci Gençlik Hareketi 1960’ların sonunda gelişmeye başlamıştır. Kürt gençliğinin de bunun etrafında bir örgütlenme arayışı gelişmiştir. Bu süreçte uygun bir zemin de oluşmuştur. Cumhuriyet yönetimi, inkar ve imha politikası temelinde asimilasyonu esas almıştır. “Beyaz katliam” olarak adlandırılan bu yöntem Kürdistan’da soykırımın bir biçimi olarak özellikle gençlik üzerinde uygulanmıştır. Bu nedenle eğitime özel bir önem verilmiştir. Bununla ulusal eritmeyi amaçlamış, o nedenle eğitim sistemini kısa bir zaman dilimi içerisinde çok hızlı ve yoğun bir biçimde köylere kadar taşırmıştır. Böylelikle Kürdistan’da önemli bir öğrenci gençlik kesimi oluşmuştur. Soykırım amacıyla kurulan okulların etrafında önemli bir gençlik kitlesi yoğunlaşmıştır. Kürdistan’daki ilk gençlik hareketleri buralara dayalı olarak gelişmiştir. Orta ve egemen sınıfa dayanan öğrenci gençlik içerisinde küçük burjuva eğilimi gelişmiştir. Bu eğilim ‘70’lerin başında Kuzey Kürdistan’da ve Türkiye’de DDKO biçiminde bir örgütlülüğe kavuşurken; devrimci yurtsever eğilim Kürt Özgürlük Hareketinin gelişimine paralel bir gelişme içine girmiştir. Çünkü Kürdistan’da gerçek anlamda ulusal demokratik gelişme ile gençlik hareketinin gelişimi iç içe yaşanmıştır. PKK gençliğe dayalı olarak doğup, gelişmiştir. Aydın-gençlik hareketi bir ideolojik eğilim ve örgütsel yapı olarak doğup, gelişmiştir. Okullarda toplanan emekçi ve yoksul gençlik, buralarda sağladıkları aydınlanmayla ulusal ve demokratik bilincin ve onun örgütü olarak PKK’nin yaratıcıları olmuşlardır. Ulusal demokratik örgütlenme ve eylemi yaratmışlardır.