GenelŞehitŞehit Anıları

Fedailik Çağında Bir Özgürlük Fedaisi; Bawer Agir

Fedailik Çağında Bir Özgürlük Fedaisi; Bawer Agir

En güzel yaşam;
Bilinçli, Doğru, Güzel ve Başaran İnsanla Yaşamaktır
ÖNDER APO

Onları yazmak. Duruşlarını, yaşamlarını, pratiklerini, özlemlerini, hayallerini, mücadeleye kattıklarını yoldaşlarına verdiklerini ve de en önemlisi onları demokratik modernitenin direniş tarihine mal etmek, biz yoldaşları için belki de bir direniş mevziisinde düşmanla olan çarpışmadan çok daha zor olan bir eylemdir. Ne kadar yazarsak yazalım, ne kadar anlatırsak anlatalım bir yerlerde bir şeylerin eksik kalacağından korktuğumuz için pek çoğumuz şehitleri yazmaya cesaret etmez çoğu zaman. Çünkü biliyoruz ki şehitleri yazmak, anlatmak yetmez. Çekiniriz şehitleri yazmaya. Şehitleri ancak yaşayarak anlayabilir, hangi yüce amaçlar için mücadele ettiklerini, hangi inanç, hangi iddia ve kararlılıkla hakikat yolunun yolcusu olduklarını o zaman bir nebzede olsa anlayabiliriz. Ama şunu da biliyoruz ki; yoldaşları olarak onları sahiplenmek, tarihe mal etmek, ölümsüzlüklerini ilan etmek ve onları en kutsal değerlerimiz içerisinde başköşeye oturtmakta bizler açısından tarihin bize emrettiği en devrimci görevler arasında yer aldığının da farkındayızdır. Yazdıklarımız, anlattıklarımız şehitlerin yaşamından sadece bir kesiti ifade edebilir. Esas olan şehitleri yaşamak, kendi yaşamımızda yaşamsallaştırmak, onlar gibi birer Apocu fedai militan olabilmektir. Onlar Apocu militan olarak adeta Özgürlüğün bir havarisi ve fedaisidirler. Bawer Agir’de devrimci yaşamıyla Özgürlüğün Fedaisi olduğunu ispatlamış ve tanıyan her yoldaşının örnek aldığı bir Apocu militan olmayı başarmıştır.
Şehit Bawer Agir 1989 Yılının Kasım ayıda Amed’in Çınar ilçesinde yurtsever bir ailede dünyaya gelir. Heval Bawer’in dünyaya geldiği yıllar aynı zamanda Kürdistan’da halk serhildanlarının dalga dalga tüm Kürdistan’a yayıldığı yıllardır. Bu yıllarda Kürdistan Özgürlük Hareketi öncülüğünde Kürdistan halkının Özgürlük umudunun yeniden yeşerdiği ve yeniden tarih sahnesine çıktığı zamanlardır. Kadın-erkek, çocuk-yaşlı, ana-baba, genç-öğrenci kısacası yediden yetmişe herkesin özgürlük zamanını yaşadığı yıllardır. Heval Bawer böylesi bir dönemde dünyaya gelir. İnsan içerisinde yaşadığı çağın karakterini alır, yaşadığı çağın bireyi olur derler ya; işte şehit Bawer’de bu çağın serhildan karakterini almış ve bu ruhla yaşama gözlerini açmıştır. Serhildanlarla büyümüştür. O yüzdendir ki heval Bawer ülkeye, toprağa, halka ve değerlere sonsuz bağlı kalmıştır. Yurtseverlik değerleriyle büyümüş, bu değerlere sadık kalmanın gerektiği şekilde yaşamasını bilmiştir. Daha küçük yaşlarda olmasına rağmen sömürgeci, faşist, işgalci Türk devletinin vahşet politikalarını derinden yaşamıştır. Bu vahşete karşı küçük yüreğinde kin ve öfkeyi büyüterek bir Kürt gencinin nasıl yaşaması gerektiğini öğrenmiştir. Her ne kadar sömürgeci, işgalci Türk devletinin asimilasyon ve zihniyet kırımı okullarında okumuş olsa da heval Bawer bu asimilasyon ve zihniyet kırımı politikalarının zihnini, toplumsal değerlerini ve her şeyden önemlisi Kurdistanî özelliklerini esir almasına bir an olsun izin vermemiş tam aksine bu politikalarla sürekli bir savaşım içerisinde olmuştur. Onun için okulda öğrendikleri sadece o donmuş, ruhsuz, mekanik dört duvar arasında kalmıştır. O yaşamda sürekli Kurdî konuşmuş, Kurdî düşünmüş ve Kurdistanî yaşamıştır. Kurdîstanî özellikleri Heval Bawer’in yaşamının her anında görmek ve hissetmek mümkündür.

Heval Bawer üniversite yıllarına kadar Kurdistan’dan çıkmamış, çocukluk ve gençlik yıllarını Kürdistan’ın yurtsever ortamlarında geçirmiştir. Üniversite için gitmiş olduğu Ankara işgalci sömürgeci faşist Türk devletinin gerçek yüzünü tüm çıplaklığıyla bir kez daha görmesine neden olmuştur. Bundan sonraki süreçte artık somut kararlar alacak ve yönünü tamamen Kürdistan’a dönüp bir daha Türkiye’ye gitmeyecektir. Yine üniversite de kaldığı dönem boyunca Türk sömürgeciliği ve işgalciliğini tanıdıkça devrimci mücadeleye olan ilgisi her geçen gün daha da artacaktır. Kürdistan Özgürlük hareketi ve gerillanın Kürdistan’da yürütmüş olduğu özgürlük savaşını yakından takip ederek kendisinin de birşeyler yapabileceğine olan güveni oluşmaktadır. Bu da onu aktif olarak üniversitedeki Apocu Gençlik çalışmalarına katılmaya yönlendirmektedir. Belli bir süre üniversite de Apocu Gençlik çalışmalarında kalır. Üniversitede birçok eylem içerisinde aktif olarak yer alır, örgütleme çalışmalarına en üst düzeyde faaliyet gösterir. Fakat o bu çalışmaların artık bir doygunluğa ulaştığının farkına varır. Artık üniversitede ne kadar çalışırsa çalışsın yürüteceği çalışmalar onun devrimci duygularını karşılamaya yetmez. Önder Apo’nun ‘’Karar, özgürlüğün en sağlam adımıdır. Özgürlük, karar vermeyle başlar’’ tespitini esas alarak kararlaşmaya gider. Özgür bir yaşam için artık karar alma zamanıdır. An karar anıdır onun için. An yönünü Kürdistan’a dönme aktif olarak PKK saflarında yer alma anıdır. Çünkü kendisi gibi kardeşi de çoktan Kürdistan’da aktif olarak gençlik çalışmalarına katılmış öncü bir gençlik kadrosu olarak mücadeledeki yerini almıştır. Heval Bawer kardeşinin katılımından da derinden etkilenmiş, böylesi bir yolu seçtiğinden içten içe büyük mutluluk duymuş, kardeşinin katılımı onun için gurur kaynağı olmuştur. Aynı yıl içerisinde iki kardeş artık iki yoldaş, iki mücadele yolcusu olmuştur. Onlar artık iki kardeş değil tek yürek olup hakikat arayışçılığına yol almışlardır. Ve ardıllarına güçlü bir direniş mirası bırakmışlardır. Ondandır ki heval Bawer’den sonra o yıllarda Ankara’dan yüzlerce genç Özgürlük saflarındaki yerlerini almıştır.
Heval Bawer 2012 kışında yönünü Kürdistan’a verdiğinde o artık öz benliğiyle buluşmuş, kutsal ana Kürdistan’ın yiğit ve kahraman bir militanı olmuştur. Kürdistan’a geldikten sonra Amed de kısa bir eğitim devresinin hemen ardından düzenlemesi Apocu Gençlik çalışmalarına olmuştur. Heval Bawer Amed’te kaldığı süre boyunca gerek duruşu, gerek yaşamı ve paylaşımlarıyla ve gerek Önderliğe ve şehitlere bağlılığıyla çok kısa sürede bütün arkadaşlar içerisinde sevilen ve sayılan bir militan olmayı başarmıştır. Kürdistan’ın birçok şehrini gezerek öncü örgütleyicilerden olmuştur. Eğitimden katılıma, örgütlemeden eyleme ve bir devrimciden beklenilen bütün çalışmalarda üstün başarılar elde etmiştir. Bu özelliklerinden dolayı da genel arkadaş yapısı içerisinde her zaman örnek olarak alınmıştır. Amed’teki mücadele duruşuyla yerel gençlikle kopmaz bağlar kurmuş; gençliği üslup, hitabet ve paylaşımıyla derinden etkilemiştir. Her zaman güler yüzlülüğüyle, cana yakınlığıyla, sıcakkanlılığıyla, değerlere bağlılığıyla, devrimci kültür ve ahlakıyla tanınmış ve gençlik içerisinde yüreklere kazınmıştır. Heval Bawer sade, dürüst yaşam özellikleriyle her zaman bir çekim merkezi olmuştur. Bu özellikleri sadece kendiyle sınırlamamış, aynı zamanda çevresindeki insanlara kazandırmaktan da büyük mutluluk duymuştur. Her ne kadar bu engin özelliklere sahip olsa da o bunları hiçbir zaman yeterli görmemiş, her zaman daha ötesinin mümkün olduğuna yürekten inanmıştır. Bu da heval Bawer’in yaşamı nasıl ele aldığını bizlere göstermektedir. Amed’te yaklaşık bir yıl çalışma yürüttükten sonra bu defa yönü artık hasretini çektiği ve özlemini duyduğu Kürdistan dağları olmuştur. Onun için zaman artık Kürdistan Dağlarında mücadele yürütmenin zamanıdır.
2013 sonunda yönünü dağlara verdiğinde tıpkı Ankara’dan çıktığı gibi Amed’te de ardında güçlü bir gençlik örgütlemesi ve mücadelesini miras bırakmıştır. Bu yüzden gözünün arkada kalmayacağından emindir. O artık Kürdistan dağlarında kendinden önceki binlerce şehidin mücadele bayrağını ve mirasını devralıp mücadele edecektir. O artık evdeki ismiyle Ahmet yani başkaları tarafından övünülen değil, Kürdistan dağlarının Bawer Agir’idir. O isminin gerektiği gibi yaşamasını bilmiş isminin hakkını layıkıyla dağlarda da vermiştir. O dağların dilini öğrenmiş, dağın ruhuyla bütünleşmiştir. Dağa ve yoldaşlarına olan inancı her geçen gün perçinlenmiştir. Düşmana olan öfkesi dağlarda büyük kin ve öfkeye dönmüştür. Heval Agir değerlere olan bağlılığını ve düşmana olan duygularını şu sözlerle ifade etmiştir; ‘’Her şehidin anısına düşmandan intikam almamız gerekir. Yaşanan her şehadet bizler açısından birer intikam gerekçesi olmalıdır. Kapitalist moderniteden ancak böyle intikam alabiliriz. Bu esas üzerinden daha güçlü bir iddia, kararlılık ve güçlü katılım gereklidir. Bunu gerçekleştirmekte bizler açısından en devrimci görevdir.’’ O düşmanın faşist ve soykırımcı saldırılarına ancak ve ancak fedailikle cevap olunacağına inanmaktadır. Fedailik için ise yaşamın bütün zorlu imtihanlarından geçmesi gerekmektedir. Heval Bawer nasıl ki şehirlerde üstlenmiş olduğu görevlerin sınavından eksiksiz geçtiyse aynı şekilde dağında bütün zorlu sınavlarından başarıyla geçmiştir. Çünkü o dağın ve devrimci yaşamın sınavından geçemeyenlerin Önder Apo’nun ve Özgürlük Mücadelesinin yılmaz bir fedaisi olamayacağına tüm benliğiyle inanmaktadır. O yüzdendir ki dağda kaldığı süre boyunca da bir çok farklı alanda farklı çalışmalar yürütmüştür. Eğitim çalışmalarından pratik çalışmalara kadar bir çok yerde görev almış hepsini bir sınav olarak değerlendirip bu sınavlardan başarıyla geçmiştir. O fedaisi olduğu örgütün bütün görevlerine her yerde ve her zaman hazır olduğunu dile getirmiştir. Bu esaslar üzerinden düzenlemesi tekrardan şehir çalışmalarına olmuştur. Bu defaki mücadele alanı Başurê Kürdistan olacaktır.
Heval Bawer Başurê Kürdistan’da kaldığı süre boyunca da yaşam ilke ve ölçülerinden taviz vermeyerek Apocu Gençlik Ruhuyla çalışmalarına devam eder. Burada daha önceki pratiklerinde olduğu gibi ilk iş olarak örgütleme, eğitim ve katılım çalışmalarına ağırlık verir. Bunun sonuçlarını da kısa bir zaman diliminde hemen alır. Heval Bawer Başûrê Kurdistan’da neredeyse gitmediği şehir ve ilçe kalmaz. Behdinan ve Soran bölgelerinde aktif olarak çalışmalarını yürütür. Başûr gençliği üzerinde güçlü etkiler yaratır. Heval Bawer’in militanca duruşu gençliği etkiledikçe gençler doğalında çalışmalara katılır. Gençliğin ondan etkilenmesinin en önemli özelliklerinden biri de sade, mütevazı, güler yüzlü olması ve herşeyden önemlisi gençliğin dilini iyi bilmesinden dolayıdır. O Başurê Kürdistan’da kaldığı süre boyunca düşman gerçekliğinin başka boyutlarına şahit olmuş. Kapitalist modernitenin Kürdistan’daki sözcülüğünü yapan yerel işbirlikçi, ihanetçi ve aşiretçi güçlerin Başûr gençliğine reva görmüş oldukları yozlaştırıcı, kimliğine yabancılaştırıcı politikalarına karşı en büyük darbenin Apocu Gençlik ruhunun yaratılmasından geçtiğinin bilincine varmıştır. O’da kendinden önceki yoldaşları gibi Başurê Kurdistan gençliğini özgürleştiren tek çıkış yolunun Apocu Gençlik Ruhunun oluşturulmasından geçtiğinin farkına varır. Bunun içinde ulusal bir bilinç yaratmak için çalışmalarına dört elle sarılır. Sömürgeci işgalci faşist türk devletinin Efrin’i işgal saldırını başlattığı bir dönemde yerel işbirlikçi, ihanetçi, aşiretçi güçlerin bu işgal saldırılarına sessizliğini lanetlemek ve gençlik olarak ulusal bir gençlik refleksinin açığa çıkması için planlamış oldukları uzun yürüyüşe hem örgütleyici hem de eylemci olarak aktif olarak katılır. Eylem sırasındaki heyecanı, atikliği, moral, coşkusu bitmek tükenmek bilmeyen enerjisiyle gençliği sürekli motive eden sıcaklığıyla, yine düşmana olan kin ve öfkesinin büyüklüğüyle bir yandan gençliğe sonsuz inanç aşılarken diğer yandan ihanetçi KDP güçlerinin de hedefi haline gelir. Zaten bu yüzdendir ki bu yürüyüş sırasında ihanetçi KDP güçleri tarafından direk hedef alınarak yaralanır. Heval Bawer bu yaralanma sırasında dahi yoldaşlığa gösterdiği yüce değeri bir kere daha bütün gençlik kitlesi içerisinde gösterir. Durumu ağır olmasına rağmen kendisini taşıyan arkadaşlarına ‘’Benim durumum iyidir. Siz Jehatla ilgilenin. O yerel bir gencimizdir, ailesi onu bize emanet etmiş siz onunla ilgilenin’’ deme soğukkanlılığını göstermiştir. Yine aynı şekilde yaralı olarak kaldırıldığı hastanede narkozun etkisi altındayken bile ‘’ Önder Apo’yu’’ sayıklaması da Önderliğe ne derecede bağlı ve nasıl bir fedai militan olduğunu tarih karşısında ispatlamıştır. Yarasının ağır olmasına hatta onu sakat bırakacak düzeyde olmasına rağmen o büyük bir moral, aşk ve devrimci görevlerin onu beklediğinin bilinciyle bu süreci de kısa sürede atlatarak tekrardan pratik alanda çalışmalara dahil olmuş. Yarasının daha kabuk bağlamasını beklemeden ve onu belli düzeyde zorlamasına rağmen o bunu hiçbir zaman sorun olarak görmemiş, devrimci çalışmalarına engel olmasına izin vermemiştir. Onun içinde çok kısa bir zaman diliminde mücadele yaşamına artık Kürdistan’ın bir diğer parçası olan Rojavayê Kürdistan’da devam etmiştir.

Heval Bawer devrim sahasına geçtiği andan itibaren devrim coşkusunu iliklerine kadar hissetmiş, büyük bir aşkla çalışmalarına başlamıştır. Rojava’da ilk çalışma alanı olarak direniş kenti Kobanê’ye geçmiştir. Kobane’nin onun için ayrı bir yeri, farklı bir manevi yeri vardır. Çünkü Rojava devriminin ilk yıllarında Bakurê Kurdistan’da faaliyet yürütürken bizzat kendisi de yüzlerce gencin Kobanê’yi savunmaları için Kobanê’ye gitmesinde etkili olmuştur. Kobanê’yi onun için böylesi değerli ve manevi kılan da bu duygulardır. Heval Bawer Kobanê’de de çalışmalarının temeline somut olarak Önderlik paradigmasını oturtmuş, demokratik ulus-demokratik modernitenin inşasının mümkün olacağını gözleriyle görmüş ve buna şahit olmuştur. O Kürdistan halkının özgürlük umudu olan Özgür Yaşamın inşa koşullarının var olduğunu gördükçe bundan mutluluk duymuş, bunun heyecanı ve moralini çalışmalarına da yansıtmasını başarmıştır. Yeri geldiğinde bir öğretmen, yeri geldiğinde bir öğrenci, yeri geldiğinde bir savaşçı yeri geldiğinde bir komutan olmuştur. Yüzlerce genci, binlerce şehit verilen Kobanê’de eğitmiş, örgütlemiş, bilinçlendirmiş ve devrime sahip çıkacak düzeye ulaştırmıştır. Onlarcasını özgürlük saflarına kazandırmış, yüzlercesini toplumsal inşa çalışmalarına aktif katılmalarına yardımcı olmuştur. O kendisini var eden yaşamın temel ilke ve ölçülerinden taviz vermediği için Rojava’da da Gençler içerisinde sevilen, sayılan ve saygı duyulan bir yoldaş olmuştur. Hiçbir zaman için çalışmalarından şikayet etmemiş, olmaz denileni azmi ve kararlılığıyla olur kılmıştır. Heval Bawer’in yaşam felsefesinde inançsızlığa yer yoktur. Çünkü o her türlü gericiliğin ve özgür yaşam ölçülerini geriye çeken anlayışların inançsızlıkla başladığının bilincindedir. O yüzden inançsızlığın anlamsızlığı, anlamsızlığın hiçsizliği, hiçsizliğin ise ölümle sonuçlandığı bilinciyle hareket etmiştir. Önder Apo’nun felsefesinde ölüm diye bir olgunun olmadığını, dolayısıyla hiçsizliğin, anlamsızlığın ve inançsızlığın düşmanı olmuştur. O da tıpkı Şehit Zilan gibi anlamlı bir yaşamın militanı olmayı yaşam ve mücadele pratiğiyle ispatlamıştır. İşgalci faşist türk devletinin Serekaniye-Gire Spi işgal saldırılarına başladığı dönemde Heval Bawer’de bu işgal saldırılarına karşı aktif olarak savaş mevzilerinde yer almış, beraberindeki güçlere kendisinden beklenilen öncülüğü layıkıyla yerine getirmiştir. Aslında görevi gereği Gire Spi’de olmamasına rağmen; O, aktif olarak savaşa katılmayı en yüce devrimci bir görev olarak görmüştür. Heval Bawer’in Gire Spi’den çıkabileceği koşullar olmasına rağmen bu yolu en son seçenek olarak görmüştür. Heval Bawer Gire Spi’de işgalci türk devletinin savaş uçaklarının saldırıları sonucu yanındaki bir yoldaşıyla şehit düşerek Şehitler kervanına katılmıştır. Heval Bawer şahadetiyle anka kuşu misali Kürdistan coğrafyasında yeniden dirildi. Fakat bu defaki diriliş çok daha farklı ve görkemli oldu. Çünkü Heval Bawer bu defa sadece bir alanda değil bir bütün Kürdistan Coğrafyasında, anaların yüreğinde, çocukların sokak oyunlarında, gençliğin özgür gelecek hayallerinde yer edindi. O Kürdistan’ın engin dağlarında gözalabildiğince uzanan ovalarında, çağlayan nehirlerinde, meşe ağacının kökleri gibi derinlere kök saldı. O artık Kürdistan oldu. Onun adına Akademiler açıldı. Onun adını alan onlarca genç Özgürlük saflarında mücadeleye aktif olarak katıldı. Şehit Bawer Agir Akademilerinde sadece Kürt gençleri değil Arap, Türkmen, enternasyonalist onlarca genç eğitim görüp Önder Apo’nun demokratik ulus paradigması çerçevesinde aktif rol alarak mücadeleyi devam ettirdi ve bugün hala ettirmeye devam ediyor.
Kürdistan’da bugün tarihin hiçbir döneminde eşine benzerine rastlanmayan vahşi, soykırımcı, imhacı, sömürgeci, faşist bir devlet karşısında savaşıyoruz. Bu savaşta Fedailik çağını yaşıyoruz. Kürdistanda Fedaileşmeden, kendinden ödün vermeden hiçbir özgürlüğün mümkün olmayacağının farkına varma bilincini açığa çıkarmak biz Kürdistan gençliğinin dönem görev ve sorumluluğudur. Madem ki bugün fedailik çağını yaşıyoruz o zaman fedaice bir yaşamın savunucuları olmamız gerekmektedir. Özgürlüğün fedaisi olmak korkmamayı gerektirir. Korkmamak düşmandan hesap sormanın ilk adımıdır. Şehitlere bağlılık anılarını yaşatmak ancak böyle mümkündür. Bizlerde bu kutsal ve değerli yoldaşların yoldaşları ve ardılları olarak en güzel yaşamı; bilinçli, doğru, güzel ve başaran insanlarla yaşadığımız için kendimizi şanslı görüyor ve anılarına bağlılığın gereği olarak bize devrettikleri direniş ve mücadele bayrağını zafere kadar kaldıracağımızı belirtiyoruz. Zafer Bayrağını her zaman özlemlerini duydukları Kürdistan Dağlarında dalgalandıracağımızın sözünü bir kere daha yineliyoruz.

Mücadele Arkadaşları

Related Articles

Close