AçıklamalarGenelOnder ApoRöportajVideo

‘ÖZGÜR ÜLKEDE, ÖZGÜR ÖNDERLİKLE YAŞAYALIM’

Komalên Ciwan Kordînasyon Üyesi Lêgerîn Artemetan, Kürdistan gençlerine hitaben yaptığı açıklamada, işgalcilerin Kürdistan’ın dört parçasında yürüttüğü göçertme politikalarına işaret ederek, “Ülkemizi egemenler ve işbirlikçilerine bırakmamalıyız” dedi.

‘ÖNDERLİĞİN HER SÖZÜ BİZİM İÇİN TALİMATTIR’

Lêgerîn Artemetan şunları söyledi:
“Heval Rıza Altun, heval Emine Erciyes, heval Rohat Rover ve heval Çiya Rizgar şahsında tüm devrim şehitlerini anıyoruz, önlerinde eğiliyoruz, amaçlarını zafere taşıyacağımızın sözünü veriyoruz.
Önder Apo, tarihi bir süreç olan Barış ve Demokratik Toplum sürecini başlattı. Biz de Apocu gençler olarak, Önder Apo’nun ortaya koyduğu iradeye katıldığımızı belirtiyoruz. Önderliğini her söz ve söylemin bizim için bir talimattır, onurumuza sahip çıkma sorumluluklarımızı üstlenme görevidir.
Önder Apo, Kürt halkı, kadın, genç ve tüm ezilenlerin varlığının temsilini yapıyor. Bu nedenle Önder Apo’nun fiziki özgürlüğü, Kürdistan halkının özgürlüğü, kadın ve gençlerin özgürlüğüdür. Bu nedenle Önderlik her şeyimizdir diyoruz.

‘ÖNDERLİK TARİHİ MÜDAHALEDE BULUNDU’

Tüm Kürdistan gençleri olarak şunu bilmeliyiz; biz Önder Apo sayesinde kendimizi tanıdık, ülkemizi tanıdık, Önder Apo sayesinde kültürümüz ve dilimizle yaşıyoruz. Eğer bugün kadın iradesi ve gençlerin direnişinden bahsediyorsak, tüm bunlar Önder Apo’nun ideolojisinin sonuçlarıdır.
Bilindiği gibi Ortadoğu, kapitalizmin hegemonik çıkarları için bir kez daha öldürme ve katliam ile yeniden paylaşılmak isteniyor. Gazze ve Suriye’deki durumu Kürdistan’a da yaşatmak istediklerini açıkça ortaya koyuyor. Önder Apo bu tarihi tehlikeyi gördü ve bu nedenle tarihi bir müdahalede bulundu.
Eğer bugün Kürdistan’da onlarca Gazze durumu yaşamıyorsak, Önder Apo’nun bu müdahalesi sayesindedir. Bu temelde bir kez daha tekrar ediyoruz; Önderliğimizin başlattığı süreç ve ilerleme, önderliğin fiziki özgürlüğü ile kesinlikle tamamlanmalı.

GÖÇERTME VE YAĞMALAMA POLİTİKALARI

İki yüz yıldır Kürdistan üzerinde soykırım, inkar ve imha politikası uygulanıyor; Kürdistan’ın doğası gözü dönmüş bir şekilde yakılıyor, talan ediliyor; tüm insani ve toplumsal değerler, kültürel soykırım saldırıları altındadır. Kuşkusuz, bu siyaset işgalciliğin çok yönlü planları ve hesapları doğrultusunda yürütülüyor. Amaçları, en başta ülkemizin değerlerine el koymak ve yağmalamaktır. Diğer bir amaç ise Kürdistan’ı yaşamın kurutulduğu bir cehenneme çevirmektir. Özellikle özel savaş yöntemleri ile bu saldırılarını meşrulaştırmaya çalışıyorlar.
Bu savaş ve katliamlarla bir diğer temel amaçları da, topraktan koparma ve sürgüne göndermedir. Egemenler yıllardır bu politikayı yürütüyorlar; biliyorlar ki eğer (halkı) topraktan koparırlarsa, varlıklarından da koparacaklar, kendi amaçları doğrultusunda her alanda kullanabilecekler. Kuzey Kürdistan’da yıllardır bu politika izleniyor.
Özellikle Fırat’ın doğusunda Mereş, Meletî, Semsûr, Dêrsim’de Şark İslahat Planı uygulandı. 1990’lı yıllardan sonra özellikle Amed, Botan, Garzan, Serhed, Mêrdîn gibi bölgelerde köy yakmalar, yaylaların yasaklanması ile halkımız çaresizlikten topraklarını terk etti. Bu politika günümüze kadar kesintisiz devam ettirildi.
Görüyoruz ki Rojava Kürdistan’ında Türk devletinin eliyle Efrîn, Serêkaniyê ve Girê Spî’de bölge halkı göçertildi, yerlerine çete aileleri yerleştirildi.
Güney Kürdistan’da Behdinan bölgesinde, Türk devletinin baskıları nedeniyle insanlar köylerini boşaltmak zorunda kaldı.
Doğu Kürdistan’da İran rejiminin idam politikası nedeniyle gençler Avrupa’ya göç etmek zorunda kaldı.

BAŞTA GENÇLER HEDEF ALINIYOR

Bilmemiz gerekir ki, bu göçertme politikaları ile, kendi topraklarından koparma ile, yüzlerce toplum, kültür ve dil ortadan kaldırıldı.
Göçertme politikası başta gençleri hedef alıyorsa, bu gençlerin geleceğinin ortadan kaldırılması anlamına geliyor.
Kürdistan’ın gençleri bilmeli ki, Avrupa’ya göç etme daha iyi bir yaşam biçimi değildir. Daha iyi bir gelecek değildir. Böyle bir eritme, köklerinden kopmaya götürüyor.
Yüzlerce yıldır süren savaşlar nedeniyle, biz çok sayıda saldırı, katliam ve büyük haksızlıklara maruz kaldık. Çok yönlü gizli ve ince yürütülen politikalarla, göçertme üzerimize farz kılındı. Bize özgürlük yolu olarak gösterilen göçün sonucu olarak, bizden çok şey yitti. Binlerce kadın, çocuk ve gençlerimiz göç yollarında ve sulara kapılarak boğuldu, hayatını kaybetti ya da kayboldu. Kürdistan’ın dört parçasında gençlerin, kanları ile karış karış ülkeyi kuran şehitleri iyi tanımaları gerekiyor.

‘ÜLKEMİZİ EGEMENLERE BIRAKMAMALIYIZ’

Yurtsever gençlik ve fedakar halkımız; unutmamalıyız ki yaşanan her göçü düşman kendisine bir başarı olarak görüyor. Yurtseverlik ruhunun zayıflatılması ve kırılması olarak görüyor. Nerede olursak olalım, yurtsever kalabileceğimiz yanılgısına kapılmayalım. Apocu gençler olarak, yaşadıklarımızdan ve tecrübelerimizden ders çıkarmalıyız.
Bir yanda kadınlar, çocuklar ve gençlerin özgür yaşaması için yürütülen büyük bir mücadele dururken, diğer yanda göç var. Bu mücadeleyi başarıya ulaştırmak için, Apoculuk felsefesini yaşamalıyız, özgür yaşama katılmalıyız, ülkemizi egemenler ve işbirlikçilerine bırakmamalıyız.
Bu nedenle yurtseverlik başta, ülkeyi terk etmemektir. Yurt dışına çıkarak, yurtseverlik görevimizi yerine getiremeyiz. 52 yıldır başarı için, tarihi bir bilinç ve irade oluşturmak Önder Apo’nun yürüyüşü var. Önder Apo, ülkemizde özgürce yaşamak için, dilimiz konuşmak için ve kültürümüzü yaşamak için bu mücadeleyi yürütüyor. Bunlar için onca şehit verildi.

‘ÖZGÜR ÜLKEDE, ÖZGÜR ÖNDERLİKLE YAŞAYALIM’

Mezarlarına sahip çıkarak bile ülkeye olan bağlılık ve sevgi gösterilebilir. Mezarlara yönelik saldırılar da bu nedenledir. Neden Şêx Seîd, Seyîd Riza ve şehîd Egîd’in mezarları ortada yok? Neden yurt dışındaki mezarlarımızı Kürdistan’a taşımamıza izin vermiyorlar? İşte bu gerçeklikten ötürüdür.
Bizim de radikal bir şekilde tutumumuzu ortaya koymamız gerekiyor. Bunca direniş ve mücadele, varlığımızı kaybetmememiz için yürütüldü. Biz Apocu gençlik olarak, Önder Apo’nun ‘Yönümü Avrupa’ya vereceğime, İmralı’da kalırım’ sözünü bilince çıkarmalıyız. Önder Apo bu değerlendirmesi ile bir gerçekliğe işaret ediyor. O halde bu gerçekliği görmeli ve tanımalıyız. Kendi topraklarından göç etmek ve başka bir ülkeye yönünü vermek kurtuluş değildir.
Biz Apocu gençlik hareketi olarak, tüm Kürdistan gençlerine çağrıda bulunuyoruz; Önder Apo’nun çağrısına kulak verin. Bu kendi topraklarına, ülkesine, kültürüne, diline geri dönüş çağrısıdır. Gelin onurlu gençler olarak, özgürleştirilen topraklarımızda ve özgür önderlikle birlikte yaşayalım. Diyoruz ki, özgür topraklarda bir gün dahi yaşamak, yüz yıl kölece yaşamaktan daha iyidir.

Bu nedenle diyoruz ki, Bijî Serok Apo.”

Related Articles

Close