Şehit Mervan Amed

Mervan Amed

Kod Adı: Mervan Amed
Adi Soyadi: Cafer Yildiz
Doğum Tarihi ve Yeri: 1983 Erxenî, Amed
Partiye Katıldığı Tarih ve Yeri: 2006
Şahadet Tarihi ve Yeri: 05.09.2017 Besta

‘Merwan yoldaş, gençliğin direnme ve devrim çizgisidir’

Kürdistan Demokratik Halk İnisiyatifi, Besta’daki hava saldırısında hayatını kaybeden YPS Üyesi Mervan Amed’in Kürdistan gençliğinin isyan, direniş ve devrim çizgisi olarak tanımladı.

Merwan Amed’in anısında yazılı bir açıklama yapan Kürdistan Demokratik Halk İnisiyatifi, Merwan Yoldaşın anısı serhildanların mekanı sokaklarda, Özgür Kürdün kalbinin attığı yüce dağlarımızda ve yurtsever gençliğin direniş yükselttiği her alanda yaşayacaktır’’ dedi.

Merwan Amed’in mücadele yaşamına dikkat çekilen Halk İnisiyatifi açıklaması şöyle:

“Kürdistan Özgürlük Hareketinin, AKP-MHP faşizminin halkımıza yönelik fiziki-kültürel-siyasi soykırım saldırılarına karşı amansız özgürlük direnişi sürmektedir. Bu mücadele çercevesinde Kürdistan’ın dört parçasında faşizme ağır darbeler vurulmakta ve faşizmin kesin yenilgisi yaklaşmaktadır. Önder APO’nun “Kürdistan’da bedel ödemeden nefes bile alınamaz” tespiti ışığında bu direnişte Kürdistan’ın değerli evlatları, fedai militanları yaşam gerekçemiz olan şehitler kervanına katılmaktadır. Son olarak 5 Eylül tarihinde Besta’da Merwan Amed, Arjin Amed ve Şilan Zeryan yoldaşlarımız da, toplum olarak mücadelemizi diri tutan ana damarlarımız olan şehitlik gerçeğine ulaşmıştır. Şehit yoldaşlarımızın ailelerine ve tüm yurtsever halkımıza başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz. Her üç yoldaşımız da kutsal mücadele değerlerimiz için büyük emek harcamış, büyük bedel ödemiş ve özgürlük değerlerini yaratmışlardır.

Bu yoldaşlarımızdan Merwan Amed yoldaş yurtsever bir ailede büyümüş ve bu nedenle düşman gerçekliği ile çok erken yaşlarda tanışmıştır. Aynı zamanda Özgür Kürdün diriliş mayası olan PKK ve Önderlik felsefesi ile sarmalanarak büyümüştür. Okuma yazmayı öğrendiği andan itibaren parti yayınlarını okuma, Önderliği anlama çabasına girmiş ki, bu çaba daha sonraki mücadele yıllarında her yoldaşının fark ettiği engin ideolojik birikiminin zemini olmuştur.

Mücadelemizin en kritik zamanlarını geçirdiği 2006 yılında, Merwan yoldaş özgürlük hareketine gençlik hareketi kapsamında katılım yapmıştır. Katılımı ilk başlardan itibaren militan ölçülerinde devrime derin inanç ve fedaice olmuş, kısa sürede gençlik öncüsü konumuna gelmiştir. Toplumun direniş odaklarını harekete geçirmede, serhildanı yükseltmede, özel savaşın esas hedeflerinden olan gençliği örgütlemede ve direnişe katmada esaslı bir katkısı olmuştur. Merwan yoldaş görev aldığı her bölgede, pratiği ile gençliğin aradığı, bir anı bile paylaşmayı mutluluk saydığı ve sürekli dilden dile anlattığı bir kadro haline gelmiştir. Eylemcilikle beraber örgütleyen özelliği, gözüpekliğinin yanında ağırbaşlılığı ile öne çıkmıştır. Mücadele içerisinde geçirdiği yıllar onu mütevazı ve ideolojik ilkelerden tavizsiz duruşu ile salt gençliği değil toplumun her kesimini etkileyen bir Apocu militan haline getirmiştir. Bu duruşu onu düşmanın hedefi yapmış ve soykırım operasyonları çercevesinde esir düşmüştür.

Zindanda geçirdiği yılları, özgür alanlara olan özlemle kendini Apocu militan olarak yeniden yaratmak için, eğitsel-örgütsel görevlere dört ele sarılarak, sıcak mücadele alanlarına hazırlanmak üzere değerlendirmiştir. Fiziki özgürlüğüne kavuşur kavuşmaz, özyönetim direniş alanlarına yönelmiş ve Kürdün onur direnişinin zirvesi olan Cizir direnişinin bir parçası olmuştur. Cizir direnişinin ardından bu direnişi büyütme ve şehitlerin intikamı duygusu ile yönünü özgür dağlara vermistir. Direnişin kalbi olan Botan’da, dönem görevlerini yerine getirmede bir an bile duraksamaksızın çaba içerisinde olmuştur.

Merwan yoldaş mücadelenin her alanında militan duruş sergilerken, bu duruşu gerillacılık ile her Kürt gencinin özlemi olan dağlarda zirveye taşımayı hedeflemiştir. PKK’yi yenilmez yapan Apocu felsefeyle, fedaice son ana kadar direnerek şehit düşmüştür. AKP-MHP faşizminin Kürde dair her şeye, her yerde saldırdığı bir dönemde, Merwan yoldaş mücadelesi, pratiği ve şahadeti ile Kürdistan gençliğine zafer yolunu göstermiş ve her genci gerillalaşma temelinde özgürlük saflarına çağırmıştır. Merwan Yoldaşın anısı serhildanların mekanı sokaklarda, Özgür Kürdün kalbinin attığı yüce dağlarımızda ve yurtsever gençliğin direniş yükselttiği her alanda yaşayacaktır. O bir çizgidir, Kürdistan gençliğinin isyan, direnme ve devrim çizgisidir, zafer çizgisidir. Mervan yoldaşın şehir şehir, ilçe ilçe, sokak sokak vermiş olduğu emek, bugün devrime, örgütlenmeye, eyleme, direnişi yükseltmeye çağırmaktadır. Bu çizgi önünde saygıyla eğiliyor, şehitlere bağlılığın gereği olarak zafere kilitlenme sözü veriyoruz.”

Mervan’ın bitmeyen hikayesi

Cafer’in Mervan’a varan hikayesi epey uzunca. Kürtçede adının ‘insan’ anlamına gelmesi gibi, Cafer’inki de bir insanlık hikayesi. En önde nasıl durulurun cevabıdır, yaşamı Mervan’ın.

Kentin en uzağında ömürlük sözler düşer dile. Söz destan olur, sen farkında bile olmazsın sonrasında. Okur birileri, hayıflanır, öfkelenir de. Gülüş cezbeden olur, yoldan çıkarır, seni kentin arşınladığın caddelerinden sonra dağ patikalarına vardırır. Sonra Mervan olur bir genç. Kanı deli akar, kanı karışır alıp verdiği soluğa. Soluğu ses olduğu anda, bir yıldız daha kayar semadan. Kayan yıldızın adı Mervan ise o zaman bir kez daha bakmalı yıldıza. Yıldız, yön kaybedilince en iyi rehberdir özünü arayana.

‘Saatim de geri kalıyor o da benim gibi’ diyordu Mervan, haksız da sayılmazdı. Bazen zaman ona erken geldi, bazen de o geç kaldı zamana. Ergani’den güneşin ne zaman yükseldiğini bilmiyormuş zaten, ta ki devrimci arayışlara meyletmeye başladığı ana dek. O vakit bakar olmuş güneşin doğuşuna, zamanla kavgaya tutuşması o doğuşlara yetişeyim derken başlamış.

Böylesi kafa tutmalar, vakit tutmalar, kavgaya tutuşmalar tarihe not düşer, su misali akar her saat Mervan’ın ipince bir su olup kendine sızmaları gibi.

Şimdi ona ne yazılsa ya da ne kadar anlatsa birileri, şiire varmalı bir kapısı. Onun çakır çakır bakan yeşil gözlerinin ardı sıra duran koca dünyası gibi, şiir dolu olmalı. Bağışlasın Mervan ve okuyanlar, eksik kalınacak her söz, bu girişimin özründe saklı.

Genç bir yüreğin nabzı nasıl atar, düşmanın en çetin olduğu dönemlerde en önde nasıl durulurun cevabıdır yaşamı Mervan’ın.

Siirt’te başlayan öğrencilik yılları ardından Amed’e doğru varan yolun adımlarını hızlı hızlı atarak ‘devrim hız ister’ diye yürüyen cıva gibi bir delikanlı işte.

Nazım Hikmet’in ‘Benerci Kendini Niçin Öldürdü?’ şiirindeki, ‘Bir genç adama… Hakim Heraklit’e… Yıldızlara ve aşka dairdir…’ dediği birinci kısmın birinci babındaki şu bölümlerin Mervan için yazıldığını düşünüyorum şimdi;

“…

— Delikanlım!. İyi bak yıldızlara, onları belki bir daha göremezsin. Belki bir daha yıldızların ışığında kollarını ufuklar gibi açıp geremezsin..

Delikanlım!. Senin kafanın içi yıldızlı karanlıklar kadar güzel, korkunç, kudretli ve iyidir. Yıldızlar ve senin kafan kâinatın en mükemmel şeyidir.

…”

İnsanlık misafir olup dünyaya geldi geleli, zaman zaman ne olduğunu unutup dünyaya sahiplik etmek isteyerek kendini kandıranlar var olageldi. Bunun için topraklar işgal edilip tel örgüler çekildi yerküreye ve her bir karış toprağı zapt eden kim olduysa, diğer misafiri kapı dışarı etmekten geri durmadı. Adına zalim dediler bunların, salim konuklar.

Savaşlar, soykırımlar, talanlar, yıkımlar ve acıların ortasında, dünyaya sahiplik etme iddiasında olan zalim ve zorbalara karşı duran kadirşinas salim misafirler, bir tutam yaşamak uğruna geçirirken zamanı, sonunda dost sohbetlerinde söylenen birkaç iyi sözden gayrısının kalmayacağını bilerek yaşadılar. Mervan da böyle yaşadı ve böyle konuk oldu bu dünyaya, ardından söylenecek bir yığın sözden öte, dile getirilemeyen halden düşmüş kelimeler bırakarak.

GİRDİ İÇERİ YÜREĞİ ELİNDE

Salimce misafirliğinde onura açılacak olan her kapıdan davet beklemeden girdi içeri yüreği elinde. Siirt’te bir öğrenci evine misafir oldu bazen, bazen Dağkapı’da kahve önünde oturan bir ihtiyarın demli çayına. Hevsel Bahçesi’ne konuklukta şiirler okuyup dost eliyle kurulan sofralara oturduğunda minnet duyarak misafir olmaya başladı halkının yitik yalnızlığına.

Zalimlerin soykırım kıskacında kendi dilini konuşurken ‘suçüstü yakalanan’, var olmaya çabalarken yok sayılan, kapısı çalınmayıp tekmelenen, gece vakti ansızın baskına uğrayan hayatlara misafir oldu sonra. Kapı kapı gezip dolaştı tüm unutulanları İstanbul’dan Ege’ye, Serhat’tan Botan’a dek.

Mervan bir seyyah olup halkın coşkun akan seline karıştığında, zalimlerin zorunlu misafirliğine de duçar oldu ve zindanda geçen yıllar ona zalimlerin dünyasında salim kalınamayacağını öğretti.

ZAFERİN CAN DAMARINA AKTI

Mervan, halkın gücüne inanan ve bunun için hep daha çok eylemenin derdine düşen bir devrimciydi. Türkiye’den Kuzey Kürdistan’ın tüm kentlerinde dokunduğu her yeri anlamlı kılan, emek ile yaşamanın onuruna varan bir hikayesi var. Zindandan Cizre’deki direnişe ortak oluşunun nedeni de onurla eylemenin gailesinden başka nedir ki?

Zindandan çıkıp misafirliğin vuslatına vardığında menzilinde zafer duran yeni bir yola koyuldu Mervan. Zaferin can damarı Cizre sokaklarından geçiyordu o sıralar ve Kürt halkı yerküreyi parselleyip kendilerini kapı dışarı etmek niyetinde olan zalimlere karşı öz yönetim direnişleriyle kendi olmak için savaşırken tüm dünyaya meydan okuyordu.

HALKIN İRADESİ VE İNANCIYLA

Yoldaşları eylem ve söylemlerinde ‘Ne olursa olsun halka güveneceğiz, bu halkla birlikte çalışacağız, bu halkla birlikte iş yapıp üretime geçeceğiz. Bunun dışında başka bir seçeneğimiz de yok’ sözlerini destur edindiğini anlatıyor. Halka dayanmayan bir direnişin de öncülüğün de eksik kalacağını düşünüyordu. Düşünmekle kalmadığı kesin, Cizre’de halkın büyük bir güçle sergilediği mücadelede, bir YPS savaşçısı olarak kaldığı her an her gün, halkın iradesi ve inancı ile direndi.

İşte o zaman birbiri için tutuşan devrimci yüreklere, barut ve direniş kokan mevzilere, nöbetlerde söylenen bir türküye, barikatlar arkasında çarpışan YPS savaşçılarına misafir oldu Mervan ve savaştı; ‘sosyalizm için savaşmayana devrimci denmez’ diyen Mahir’i anarak.

İnsanlık değerlerinin ateşlere verilmek istendiği Cizre’de su oldu Mervan, kendine ipince sızmalardan deli gibi akan bir ırmağa dönüştü, diyor yoldaşları o vakit.

SAKLADIKLARININ DÜŞÜYLE YÜRÜDÜ

Cizre’den çıktıktan sonra Mervan’ın dışardan bakınca görünmeyen can yanıkları oldu. Aldığı irili ufaklı yaralarla canının içinde sakladıklarının gölgesi ve düşü ile yürüdü. Ta ki yolu bir dağ patikasına varana dek.

Bir otobüs yolculuğunda uzun bir yola çıkmanın arifesinde kendi ile epey şey götürdü dağlara. Düşmana inat bir gün daha fazla yaşamanın inancıyla kazandıklarını, aradıklarını ve bazı yenik hallerini koydu çantasına. İlk geldiği günlerde ‘hesap dağlarladır, umut dağlarda’ dediğini anımsıyor yoldaşları.

Dağa gelirken sırtta taşınan ufak bir çanta gibi görünür uzaktan, oysa ne çok şey taşınır gelirken dağa. Yaşananlar, ukdeler, anılar, hayaller ve halkların beklentileridir omuzladıkların.

KAVGA, HÜZÜN VE MAHÇUBİYET

Cafer’in Mervan’a varan hikayesi epey uzunca. Kürtçenin lehçelerinde adının ‘insan’ anlamına gelmesi gibi, Cafer’inki de bir insanlık hikayesi. Onuruyla yaşamayı bilenler anlamaz mı zaten direnmenin soluksuzluğunu, mücadelenin her yere saldığı efsunlu kokusunu?

Onunla aynı yolu arşınlayan yoldaşlarına soruyorum, utangaçlığından, gözlerine inceden asılı duran hüzünden bahsediyorlar. Sözün savaş gerçekliğine vardığı her cümlede, genç bir ömre sığdırdığı aralıksız kavganın da rahatlığıyla ‘ölüm nereden gelirse gelsin baş göz üstüne’ dediğini anımsıyorlar. Kavga, hüzün ve mahcubiyet aralığında hesabı tutulmadan sarf edilen zamanın saatiyle uyuşmayışı da bundan olsa gerek.

‘Ne bir kimseyi ezer ne de ezilmeyi kabul ederiz. Ne zulüm eder ne de zalime baş eğeriz’ diyerek yıldızlara yürüyenin, yönünü kaybetmeden attığı her adım zorlu, ağır ama özlüceydi.

Onun ardından bakınca cıva gibi akan ömrüne, ağızdan çıkan söz ile ancak böyle uyumlu yaşanır diyorum. Ne kendini ne kimseyi ve ne de bir karıncayı bile ezmemenin özeni ile geçen günlerin toplamından geriye kalanlar bile tebessüm etme, direnme nedeni.

Eylülün hazan hanesine bir de Mervan eklendi şimdi. Tesadüf müdür Eylül’de gitmesi? Mevsimlerin değiştiği, yaprağın isyan halinde dalından kopup rüzgara karıştığı bir demde, yağmurun buluttan boşandığı bir vakit aralığında çekip gitmeler Mervan gibi, Mervan’a ait…

Bir misafirin erken, çok erken ve hep erkenken yıldız tozu olup devrim mevzilerine akmasıydı Mervan’ın hikayesi. Bir Mervan geçti bu dünyadan, misafir olduğu her adreste gözleriyle anlattığı öyküsünün bir bölümünü bırakarak. Toplamalı diyorum tüm anıları ve anlatmalı Mervan’ı her daim söylenecek olan zaferin türküsünde.

‘FEDAKAR VE MÜTEVAZI…’

Açıklamada YPS, Mervan Amed için de şunlar belirtildi: “Mervan Amed yoldaş uzun süredir içerisinde yer aldığı mücadele saflarında bulunduğu her alanda tüm zorlukları göğüsleyen, fedakar ve mütevazı bir yoldaşımızdır. Yaşamı boyunca duruşu ve mücadelesiyle büyük bir dava insanı olan Mervan yoldaş mücadele içerisinde üzerine düşen tüm sorumlulukları yerine getirmeyi esas alan bir yoldaşımızdır.”

Close