Genel

Kürdistan Gençlik Hareketi

Mazlûm Azapert
Kürdistan gençlik hareketinin tarihini incelerken tüm Kürdistan’a etkide bulunmuş bir gençlik hareketinin PKK öncesinde çok gelişmediğini görüyoruz. Yerel, parçayla sınırlı kalan hareketler gelişmiş olsalar da tüm Kürdistan’ı kapsayan bir hareket Önder Apo’nun öncülüğünde gelişmiştir. Önder Apo bu hareketi başlatırken hem dünya hem de Kürdistan’da gelişen hareketleri incelemiş bunların deneyimlerinden yararlanmıştır. PKK bir gençlik hareketi olarak doğmuş, halk hareketi haline gelmiş olsa da gençlik hareketi özünü hep korumuştur. Kırk yıla varan bir mücadelede yüzlerce Önder gençlik kadrosu çıkmıştır. Biz bu yazımızda dört arkadaşı işleyeceğiz.
Ali Çiçek:
Ali Çiçek Hilvan’lıdır. Apocu hareketin Kürdistan’a yöneldiği süreçte hareketle ilişkilenir ve hareketin kadrosu olur. Ali Çiçek denilince genç olması ve 14 Temmuz Ölüm orucu eyleminde şahadete ulaşmış olması ilk akla gelen şeylerdir. Ancak akla gelenler, büyük bir tempo ve kararlılıkla yürütülmüş özgürlük mücadelesini tanımlamak açısından çok yetersizdir. Bunu gidermek için Ali Çiçek’in mücadele yaşamını ana hatlarıyla anlatmaya çalışacağız. Ali Çiçek harekete katıldığına yaşı çok küçük olduğu için arkadaşlar genellikle bildiri dağıtma gibi çalışmalarda görevlendirirler. Ali Çiçek arkadaşın ilk büyük çalışması Kemal Pir arkadaşı urfa zindanından kaçırmaktır. Bu çalışmayı üstlenen grup içerisindedir. Bu görevi başarıyla yerine getirir. Ve mücadele açısından önemli bir görev başarılmış olur.
Ali Çiçek 1979’da Urfa merkezde bir grup arkadaşla birlikte hayvan pazarındaki kitlelere parti bildirilerini dağıtmaktadır. Bildiri dağıtımının güvenliğinden Ali Çiçek sorumludur. Polis müdahale eder. Engel olmaya ve arkadaşları yakalamaya çalışır. Ali arkadaş polisle çatışarak kurtulmayı başarır. Bu olaydan sonra deşifre olur ve Hilvan çalışmalarına görevlendirilir. O dönem Hilvan çok sıcak bir mücadele süreci yaşar. Hilvan direnişinde kısa sürede halk arasında sevilen bir öncü haline gelir. Önceleri çok genç yaşta olmasından kaynaklı herkes ona “Küçük Ali” der. Ali Çiçek o dönem Hilvan kırsalında feodal komprador güçlere karşı mücadele etmek için büyük bir hırs ve istek duyar. Ancak yaşının küçüklüğünden dolayı arkadaşlar izin vermezler. Bir gün Bucak’ın feodal eşkıyaları Hilvan’ın bir köyünü basarlar ve çatışma çıkar. Haber alınır alınmaz köylülerin yardımına gitmek için yurtseverlerden ve partizanlardan bir grup silahlanıp bir traktör römorkuna binerek yardıma gitmeye hazırlanırlar. Ali burada ısrarlı davranır. “Bana da bir silah verin, ben de çatışmaya geleceğim” der. Ancak tüm ısrarlarına rağmen Bedran(Mehmet Sevgat) arkadaş kendisine silah vermez. O döneme kadar kırsal alanda çatışmalara katılmadığı için tecrübesizdir. Bundan dolayı da kendisine bir zarar gelmesini istemez. Ama Ali ısrarından vazgeçmez, en sonunda bir partizan onu ikna etmek için; “Silah kalmadı, onun için seni götüremeyeceğiz. Bir başka zaman gelirsin” der. Ali de bunun üzerine kimsenin rağbet etmediği bir İngiliz mavzerini eline alarak “Ben bu silahla geleceğim” der. Yurtseverlerden biri “Ali, o mavzer senin boyundan uzun” diyerek vazgeçirmeye çalışırsa da Ali, kararlı davranarak İngiliz mavzeriyle Bucaklar’a karşı çatışmaya gider. O’nun bu ısrarı karşısında Bedran yoldaş da bir şey yapamaz. Ve artık elinde İngiliz mavzeriyle Ali’nin kararlılığına cesaretine, partiye olan inanç ve mücadele azmine tanık olan yurtseverler onun bu yiğit ve kararlı tavrını her yerde anlatırlar. İngiliz mavzerini eline alıp Bucaklar’a karşı nasıl korkusuzca çatışmaya gittiği halk arasında dilden dile anlatılır. Halk O’nun bu cesaretini birbirine anlata anlata, öve öve, hem Ali’ye olan sevgisini dile getirir hem de O’na sahiplenmiş olur. Bu olaydan sonra Hilvan halkı O’na “Küçük Ali” yerine, taşıdığı silah ve olaydan dolayı “İngiliz Ali” demeye başlar. Hilvan içinde yapılan birçok askeri ve diğer protesto eylemlerine hem yönlendirici olarak ve hem de fiili olarak katılır. Ve başarıyla gerçekleştirir. Hilvan’da 21 Mart Newroz kutlamalarını organize eder. En yoğun eylemlilik süreçlerinden biri de 1980’de özgürlük hareketinin yakalanmalar ve şehadetler karşısında mücadeleyi yükseltmek için ilan ettiği Kızıl haftadır. İşte bu haftaya Hilvan adliye binasına sabotaj eyleminden, çeşitli ajanların, polislerin cezalandırmasına kadar her güne birkaç eylem sığdırabilen bir militandır Ali Çiçek. Ali Çiçek arkadaşın yaptığı yönettiği eylemler saymakla bitmeyecek gibidir. Aslında günümüzde demokrasi mücadelesi yürüten sivil güçler hem de gerilla güçlerinin Ali Çiçek’in yaşamını dikkatle incelemeleri gerekir. Her fırsatta en uygun eylemi yapabilmek, yaptığını hiç yeterli görmemek Ali Çiçek’in ayırt edici özelliğidir. Ali Çiçek hareketin tüm kadroları yurtdışına çekme kararı gereğince yurtdışına çıkmayı beklediği bir süreçte Urfa’da yakalanır. O dönemin en yoğun işkencelerine maruz kalır. Her devrimci için en önemli sınav alanlarından biri işkencehanelerdir. Orada devrimcinin ne denli ideallerine bağlı, inançlı, kararlı, cesaretli, direngen olduğu ortaya çıkar. Ali Çiçek genç yaşına rağmen işkenceci polislerin tüm baskı ve işkencelerine çok net cevaplar vermiştir. “Ben Ali Çiçek’im ben hiçbir sırrımızı size vermem benim görevim budur. Sizin göreviniz de bana işkence yapmaktır. Benim görevim direnmektir. Ben partiden bunu öğrendim.”demiştir. iki ayı aşkın süre devam eden işkencelerde hiçbir şey söylememiştir. Parti görüşlerini her ortamda savunmuştur. Ali Çiçek’in bu tavrı tutuklanma ihtimalinin her zaman olduğu tüm demokrasi güçlerince her zaman uygulanması gereken bir tavırdır. Bu yaklaşımı götürüldüğü Amed zindanında da devam etmiştir. Tarihin en ağır işkenceci zindanında Amed’de her şeye rağmen onurlu direnişçi duruşun sahibi olmuştur. Baskı ve işkencelere karşı O’nun kahramanlığının özü, Kürdistan halkının tarihi ve halkın mevcut ortamda içinde bulunduğu koşullarla bağlantılı bir olaydır. O’nun eylemini bu gerçeklik içinde değerlendirmek gerekir. Kürt halkı binlerce yıldan beri özgürlüğünden yoksun bırakılmış, köleliğe mahkum edilmiş, mazlum, emekçi bir halktır. Mevcut koşullarda ise düşman onu tarih sahnesinden silmek için tüm yöntemlere başvurmaktadır. Burada bir halkın kaderi söz konusudur. Ya düşmanın bu olağanüstü uygulama ve çabaları sonucunda yok oluşa gidecek ya da olağanüstü bir karşı koyuşla, bir kahramanlıkla düşmanın uygulamaları boşa çıkartılarak halkın kaderi tersine çevrilecektir. Tarih Amed zindanlarında böyle bir ikilem dayatmıştır. Bu ikilemi var oluşa evrilten direniş sayesinde otuz yılı aşan bir mücadele var olmuştur. Eğer dağlarda binlerce gerilla halen mücadele yürütüyor, sokaklarda, meydanlarda milyonlar yürüyebiliyorsa bu Ali Çiçek ve arkadaşlarının duruşundan kaynaklıdır. Ali Çiçek’i Özgürlük hareketinin kızıl yıldızı yapan yaşamının her anında bir an bile terk etmediği devrimci duruşu ve coşkulu yürüyüşüdür.
Edip(Cafer Demirel) :
Özgürlük hareketi Amed Zindanında gelişen direnişle doğrultu kazanmış, 1984 Eruh eylemiyle büyük bir hamle yapmış, Kürt halkının zihninde oluşmuş ön yargıları parçalamıştır. Bunun sonucu olarak hızla kitleselleşmiş, bir halk hareketi haline gelmiştir. Tabi bunda PKK’nin özünde bulunan gençlik hareketi olmasının payı büyüktür. Bu gençlik özünün daha örgütlü bir şekilde hareket etmesi ve tarihi rolünü oynaması için 1987’de YCK ismiyle örgütlenmeye başlamıştır. YCK şehirlerde yarattığı örgütlenme ve eylemlilikle mücadeleye önemli bir dinamizm katmıştır. YCK hem eylemlilik ve örgütlülüğü hem de mücadelenin pek çok alanına akan kadrolarıyla bir efsane haline gelmiştir. YCK’de yer almış Şehit Hogır, Şehit Erdal, Şehit Dılxwaz, Şehit Ali İhsan ve daha ismini burada sayamadığımız yüzlerce öncü kadro Kürdistan’ın dört bir yanında hem halk örgütlemesi hem de gerilla örgütlemesinde, Kürdistan özgürlük hareketinde önemli gelişmeler yaratmışlardır. YCK denilince pek çok arkadaş akla gelir. Zorlandığımız temel konu hangisini işlemek gerektiğiydi. Cafer Demirel arkadaş YCK’de kadrolaşmış ve YCK’de öncü konumda mücadelesini yürütürken şahadete ulaşmış bir arkadaş olarak bu yazıda işleyeceğimiz arkadaştır. Halen gençlik hareketi denilince, YCK denilince ilk akla gelen süreç 1990’lı yıllardır. Ve İstanbul’dur. O dönemin YCK öncülerinden biri Cafer Demirel arkadaştır. Mücadelenin Türkiye metropollerine yansıması öncelikle öğrenci gençlikte büyük bir yankıya dönüşmüştür. Kürdistanlı öğrenciler sömürgeci faşist rejimin 12 Eylül koşullarında oluşturduğu psikolojik ortamı gerilla savaşının da etkisiyle kırma çabası içerisine girmiştir. Cafer arkadaş1987-8 yıllarında YCK çalışmalarına girmiştir. 1990 Yılının kışı bitmek üzeredir. Birkaç hafta sonra başlayacak Nusaybin-Cizre serhıldanlarının, Kürdistan’da tarihin gidişatını değiştirecek gelişmelerin arifesidir. Türkiye devrimci gençlik gruplarıyla ortak hazırlanan bir forumda Yurtsever Gençlik adına Cafer arkadaş konuşmuştur. İstanbul üniversitesi merkez kampüsünde, iktisat ile siyasal bilgiler fakülteleri arasındaki meydanda soğuk havaya rağmen 400-500 civarında öğrenci toplandığı bir meydanda Cafer Demirel (Edip) arkadaş Kürdistan’daki mücadeleyi anlatan, gençliği aktif mücadeleye çağıran ve sol grupların sosyal şoven anlayışlarından dolayı mücadeleyi görmezden geldiğini eleştiren bir konuşma yapar. Heyecanlı ve ajitasyon yüklü bir konuşmadır. Kendine güveniyle dikkatleri üzerinde toplamıştır. Yurtsever öğrenci gençliğin örgütlenmesinde gizlilik kurallarına oldukça fazla riayet edilirdi. O denli ki, sınıf arkadaşları bile bazen birbirlerini farklı örgüt evlerinde görünce şaşırırlardı. Bu durum bir yönüyle çalışmanın ciddiyetini gösterirken, diğer yandan çalışmanın kendi potansiyeline ulaşmasını engellemekte, hatta bazen kendi adına eylemsellik geliştirmeyi olumsuz yönden etkilemektedir. Bu durum gençlik içinde de tartışılmakta ve aslında bir çıkış aranmaktadır. Çünkü oldukça profesyonel örgütlenmiş bir gençlik örgütü vardır. Kürdistan’daki gerilla savaşı, serhıldan sürecinin başlaması bu yönüyle gençliğin de artık örgütlü mücadelesini diğer grupların dışında ve kendi inisiyatifi ile geliştirmesinin ortamını yaratmıştır. Bu anlamda 1990 Newrozu binleri aşan bir ögrenci topluluğuyla kutlanmıştır. Bu bir çeşit rüştünü ispat durumu olmuştur. 1990 yılında Mahsum Korkmaz akademisine gitmiş bir devre eğitim gördükten sonra 1991 baharında gençlik çalışmaları için İstanbul’a gelmiştir. Hem öğrenci gençlik hareketinin örgütsel durumuna hakimiyeti hem de öğrenci gençliğin karakterini iyi tanıdığı için kısa sürede aktif bir şekilde çalışmalara katılmış, büyük gelişmelere öncülük etmiştir. Cafer arkadaş öğrenci çalışmasına eğitim çalışmalarından başlamıştır. Gruplar halinde, öğrencilere siyasi eğitim vermiş, örgütsel sorunları tartışmış ve tüm üniversitelerin, hatta fakültelerin komitelerine varana dek tüm kadroları kapsayan bir eğitim çalışması yürütmüştür. Bu eğitim çalışmaları ile örgütsel yapının daha iyi çalışması ve genişlemesi sağlanmıştır. Bununla birlikte yeni tarz gençlik eylemselliği gelişmiştir. Büyük gruplar halinde yapılan sokak eylemliliklerinin yanında, özellikle akşam ve geceleri koordineli eylemliliklerle aynı gece, aynı saatte bazen yüz, bazen daha fazla noktada eylemlilikler geliştirilmiştir. İkişer-üçer kişilik eylem gruplarıyla önceden belirlenen hedefler vurulmakta ve aynı şekilde koordineli bir şekilde geri çekilme sağlanmaktadır. Hem eğitim hem de bu eylem tarzı Cafer arkadaş tarafından geliştirilmiştir. Bununla gençliğin siyasal ve örgütsel bilincinin gelişmesi sağlanmış, hem de gençlik eylemsel kılınmıştır. Cafer Demirel arkadaşın çalışmalarında görülen üçüncü özellik de üniversite gençliği ile sınırlı kalmamasıdır. Pek çok alanda öğrencilerin sınıfsal yapılarından kaynaklı üniversite öğrencileriyle sınırlı kalan YCK’nin tüm Kürdistan gençliğinin örgütü kılan öncülüğü Cafer arkadaş başarıyla yürütebilmiştir. Başta lise gençliği olmak üzere, bazı mahallelerde ve işçi gençlik arasındaki örgütlenmeler, komiteleşmeler Cafer arkadaşla başlamıştır. Metropollerdeki Kürdistan gençliğini YCK’de örgütleyip, mücadeleye katma, gerillaya yoğun katılımların sağlanması temel bir çalışma niteliğinde olup bu konuda da oldukça başarı sağlanmıştır. Eğitim ve eylem politikasını geliştirilmesi, gençlik çalışmasının temel ihtiyaçlarını tespit ettiğinin göstergesidir.
Gençlikte bilinç ve eylemsellik birbirini besleyen durumlardır. Dolayısıyla Cafer arkadaş dönem taktiğini gençlik örgütüne taşırma ve uygulamada büyük bir başarı sağlamıştır. Bunun bir sonucu olarak YCK en çok bu dönemde büyümüş ve gelişmiştir. Bunda arkadaşın kişisel özelliklerinin de payı vardır. Sürekli güleryüzlü olması ve her arkadaşla birebir ilgilenmesi tüm arkadaşlar üzerinde olumlu bir atmosferin oluşmasını sağlamıştır. YCK’nin örgütsel disiplinini bozmadan potansiyeline ulaşmasını sağlaması için büyük bir çaba içerisinde olmuştur. Bunda da ciddi başarılar sağlamıştır. Öğrencilerin ‘korsan gösteri’ dedikleri eylemlerin hem sayısı artmış hem de bu gösterilere katılım nicelik olarak artmıştır. Sadece söyleyen değil eylemleri bire bir yapan bir öncüdür O. Kişiliğinde yarattığı eylemciliği tüm gençlik örgütüne hakim kılmayı başarmıştır. İki arkadaşıyla birlikte Zeytinburnu’nda gerçekleştirdikleri bir eylemden geri çekilirken takibetakılır. Polisle yaşanan temas sonucu çıkan çatışmada yaralı olarak düşmanın eline geçer. Nasıl ki Cafer arkadaş düşmanı tanıyorsa, düşman da onu biliyor, tanıyordur. İşkenceyle katledildiğinde 1992 Newroz’una birkaç gün vardır. YCK bu değerli komutanını hiçbir zaman unutmamıştır.
Gülnaz Karataş(Beritan)
Erkek egemen tarih anlayışının sonucu olarak tüm alanlarda olduğu gibi kadınların gençlik hareketlerindeki rolleri hiç görülmek istenmez. Tarihte hemen hemen hiçbir kadın gençlik hareketi yoktur hissi ve algısı yaratılmaya çalışılır. Oysaki gençlik hareketlerinin her zaman önemli bir kısmı kadınlardan oluşur. Bu zihniyetin sonucu yaptığımız okumalarda isim düzeyinde gençlik hareketlerinde öncü olan kadın göremesek de bunun erkek egemen tarih yazımının bir sonucu olduğunu biliyoruz. Ancak Kürt Özgürlük hareketi bu tarihi kabul etmemiş buna karşı da mücadele etmiştir. Sakine Cansız’la başlayan, Çiçek Selcan, Sultan Yavuz, Bınevş Agal, Gülnaz Karataş, Sema Yüce’yle devam edip, (Yerivan) Gülistan Basutçu’ya, ve ismini sayamadığımız yüzlerce öncü kadronun, hem Kürdistan hem Ortadoğu kadını hem de gençliğinin örgütlenmesinde büyük katkıları olmuştur. Sakine Beselerin isyancı geleneğini bugüne taşımıştır. Bınevş Agal Cizre’de söndürülemeyen bir başkaldırı ateşi yakmış, Beritan (Gülnaz Karataş) en zor koşullarda bile nasıl yaşamalıyı çok net biçimde ortaya koymuştur. Yerivan (Gülistan Basutçu) canlı kalkan eyleminde halkın barış isteminin fedai militanı olmayı bilmiştir. Her biri gerek halk içinde yürüttükleri çalışmayla, gerekse de gerillada yürüttükleri çalışmalarla gençlik hareketinin gelişmesinde büyük katkıları olmuştur. Eğer şimdi Kürdistan kadını Ortadoğu ve dünya kadın hareketine ilham kaynağı olacak bir düzeye geldiyse ismini sayamadığımız yüzlerce genç kadının emeğini görmek önemlidir. Özgürlük hareketinin kırk yılının her anına büyük etkileri, katkıları olan bu yoldaşlardan hangisini kaleme almak bizim açımızdan gerçekten zordur. Önder Apo’nunBeritan’ı özgürlük hareketinin Jan Dark’ı olarak tanımladı. Pek çok çözümlemede yaşama katılımının her anını değerlendirmiştir. Beritan arkadaş İstanbul’da üniversite öğrenimini görürken YCK ile tanışır ve kısa sürede örgüte profesyonel olarak katılım kararı verir. Dersim kadınının boyun eğmez özelliklerini yaşamının her anında gururla taşıyan bir yapıya sahiptir Beritan yoldaş. İstanbul’da gençlik çalışmalarında bir süre kaldıktan sonra büyüyen gerilla savaşına katılmak gerekiyordur. Beritan yoldaş gereğini hiç tereddüte girmeden yapmıştır. Bir an bile arkasına bakmadan nişanlı olmasına rağmen, en büyük aşkın halka ve yüce değerlere olan aşk olduğunu bilerek yürümüştür dağlara. Gerillaya geldiğinde başarılı bir gerilla olmanın dağ yaşamına adapte olmaktan, kendini eğitmekten geçtiğini bilerek kendini her an eğiten bir militan olmuştur. HevalBeritan, yoldaşlarıyla ilişkilerinden, silahını tutuşuna kadar her anı özenle örülmüş, yapılandırılmış bir militan kişiliktir. Dağda bir süre basın çalışmalarında kaldıktan sonra Güney savaşı başlamıştır. Özgürlük hareketini yok etmek için oligarşik devlet güçleriyle işbirlikçi feodal KDP güçlerinin saldırılarına karşı Kürdistan gerillası büyük bir direniş sergilemiştir. Bu savaşta Beritan arkadaş takım komutanı olarak görev yapmıştır. Osman şahsında açığa çıkan teslimiyetçi yaklaşımın yaşandığı günlerde Beritan yoldaş yaşanan bir çatışmada son mermisine kadar savaşmış daha sonra silahını imha ederek kendini uçurumdan atmıştır. Bu çizgi Kürt halkının yaşam felsefesi olmuştur. Önder Apo bunu daha sonra şöyle formüle etmiştir. “YA ÖZGÜR YAŞAM YA HİÇ!” Beritan yoldaş bu felsefenin en kritik zamanda uygulayıcısı olmuştur ve böylelikle Beritan yoldaşdünyanın dört bir yanında egemen sistemin saldırıları karşısında farklı bir yaşam arayışı olan milyonlarca gence sönmeyen bir meşale olmuştur.
Emrah Bayer (Baz Mordem)
Baz arkadaş Kürdistan özgürlük hareketinde YCK’den Komalen Ciwan örgütlenmesine geçiş sürecinde öncülük yapmıştır. 1998’de okuduğu İstanbul Marmara Hukuk fakültesinde YCK ile tanışıp kısa süre içerisinde aktif bir kadro olarak çalışmalara katılmıştır. Romanya’da yapılan bir eğitim devresine katıldıktan sonra daha büyük sorumluluklar üslenerek tekrar Türkiye çalışmalarına katılmıştır. Özgürlük hareketinin paradigma değişimiyle yaşadığı zorlanmaları gençlik hareketi de yoğun bir şekilde yaşamıştır. Baz yoldaş, nasıl bir örgütlenme, nasıl bir eylem konusunda yaşanılan arayışların ve denemelerin içinde gelişen bir örgütlenmenin her zaman en önünde yürümüştür. Kürdistan gençlik hareketinin 2000 sonrasında yaptığı en büyük eylem olan Anadilde eğitim kampanyasının fikrini ilk O ortaya atmıştır. Tabi sadece fikri ortaya atmakla kalmamış bu kampanyanın örgütlenmesinde en yoğun çaba harcayanlardan biri olmuştur. Ki bu eylemin en etkili bir şekilde örgütlendiği Marmara bölgesindeki üniversitelerin genel sorumlusu Baz arkadaştır. Daha sonra sadece İstanbul ve birkaç büyük üniversitede örgütlü olan üniversite gençlik örgütünün Kars’tan, Siirt’e, Trabzon’a, Edirne’ye pek çok yerde örgütlenme hamlesinin başlatıcılarındandır. 2002-2003 yılında Kürdistan bölge sorumlusu olarak çalışma yürüttüğü dönemde Amed’de örgütlediği 15 Şubat’ı protesto eylemleriyleAmed’de bir sinerji yaratmıştır. Üniversite gençliğinin bir kenti harekete geçirebilme potansiyeli en iyi o eylem süreciyle görülebilmiştir. Aynı süreçte Dicle Üniversitesinin başlattığı ve Türkiye’nin pek çok üniversitesine yayılan(56 üniversiteye yayılmıştır) “ üniversitemi istiyorum” adlı kampanyanın koordinesidir. Bu kampanya hem üniversitelerin demokratikleşmesi, yök’ün kaldırılması ve anadilde eğitimde üniversite öğrencilerinin ısrarını gösteren bir eylemdir. Bölgede yaşanan gelişmeler, tüm Kürdistan ve Ortadoğu’ya öncülük edecek bir gençlik hareketinin geliştirmesi ihtiyacını doğmuştur. Tüm Kürdistan’daki gençlik hareketlerini bütünleştirecek, Kürdistan gençliğini birlikte hareket etmeye yöneltecek hareket olma iddiasıyla TECAK ismiyle yani Kürdistan özgür gençlik hareketi olarak örgütlenmiş daha sonra yaptığı ikinci Kongreyle Komeleyen Ciwan’a dönüşmüştür. Baz yoldaş YCK’den TECAK’a, TECAK’tan KomaleyenCiwan’a Kürdistan gençlik hareketinin gelişiminde önemli bir yeri vardır. Özgürlük hareketinin iç tasfiyeyi yaşadığı süreçte gençlik hareketi de bu tasfiyecilikten etkilenmiş ancak Baz yoldaş Önderlik çizgisinde yürümekte ısrarlı olmuştur. Bu tasfiyecilerin alanlardaki etkisini yok etmek için Kuzey Kürdistan’da başlatılan “Önderlik Siyasi irademdir” kampanyasının başlaması ve gelişmesinde önemli katkıları olmuştur. Gençlik hareketindeki çalışma temposu ve tarzından dolayı KCK yürütme konseyi üyeliğine seçilmiş, bu görevi de başarıyla yürütmüştür. Gençlik hareketinin toplumun öz savunma gücü olarak örgütlenmesinde, serhıldanların geliştirilmesinde büyük çaba harcamıştır. Sekiz yıl süren gençlik örgütü çalışmaları ardından 2006 yılının son baharında HPG’ye katılmış, gençlik hareketinde kazandığı örgütsel birikim ve dinamizmi HPG’ye taşırmasını bilmiştir. Mahsum Korkmaz Akademisinin eğitim devresine kurul olarak katıldıktan sonra Botan alanına geçmiştir. Yıllarca Botan sahasının Haftanin, Hakkari, Başkale alanlarında halkın savunma gücü olarak gerillanın örgütlenmesinde yer almıştır. Baz yoldaş on yıla büyük başarılar sığdırmış bir gençlik hareketi önderidir. On yıl gibi bir süreye Kuzey Kürdistan üniversite gençliğinin örgütlenmesinden, tüm Kürdistan’daki gençlik hareketlerinin örgütlenmesi çalışmalarında öncü düzeyde sorumluluklar üslenmiştir. Büyük başarılar elde etmiştir. Sürecin gerillaya katılımı gerektirdiği anda HPG’ye geçmiş, Kürdistan’ın en büyük gençlik örgütü olan HPG’ye katılmış, hiç bitmeyen enerjisiyle üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmiştir. Baz yoldaş bulunduğu her alanda yeni kadro katılımı ve eğitimini temel bir çalışma olarak ele almıştır. Gençliğin örgütle güçleneceği, özgürleşeceğini, örgütü büyütmenin gençliği daha fazla eğitmekten ve örgüte katmaktan geçtiğinin bilinciyle var gücüyle çalışmıştır.

Sonuç: Egemen tarih yazımının bir sonucu olarak insanlık tarihinde önemli katkıları olmuş pek çok öncünün ismi yoktur. Bu yazımızda en zorlandığımız şey bu tarih yazımının yarattığı sonuçlardı. Bir de yazımızın sınırları olduğundan kaynaklı pek çok gençlik önderini işleyemedik. Bu konu bir yazıyla ancak ana hatlarıyla yazılabilirdi. Her bir genç önderin onca kitabı, onlar üzerine yazılmış onca kitap varken kısa bir yazıyla bunları işlemek gerçekten çok zordur. Deniz Gezmiş, Orhan Yılmazkaya, Haki(Senar Mete), Hüseyin Çelebi ve daha ismini burada yazamadığımız yüzlerce kahramanın yaşamı topluma mal edilmek, anıları ve umutları yaşatılmak zorundadır. Bu bizlerin temel görevidir. Sonuç olarak şu söylenebilir. Egemenlerin tüm hakikat çarpıtmaları, gizlemelerine karşı hakikat arayışında genç önderler insanlık için büyük bir miras bırakmışlardır. Gençlik toplumun ümididir denir. Eğer toplum varlığını koruyor ve demokrasi mücadelesi sürüyorsa gençliğin bu özünden kaynaklıdır. Ancak tarihsiz bir ümit kalıcı ve somut olamaz. Topluma ümit olabilmek tarihini bilmekten geçer. İşte bu yazı bu tarih bilme çalışmasına bir damla bile olsa katkı sunmak için yazıldı

Related Articles

Close