Genel
GENÇLİK RUHU İLE MÜCADELE ETME
Sidar Masiro
Bir an yaşam denilen anlamlar bütününü ve zamanını genç bir insan olarak düşünelim: Yaşam dipdiri ve canlıdır. Yaşam her zaman değişmektedir. Yaşam hep akıcı ve dinamiktir. Yaşam hep çelişkili ve kavgalıdır. Yaşam hep direnir. Yaşam hep asi ve isyancıdır. Genç yaşam eğilir ama kırılmaz. Yaşam çok yaratıcıdır. Yaşam çok renklidir, bayramlıdır ve demokratiktir. Yaşam kalubeladan beri söylenmiş konulmuş kurallara göre değildir. Yaşam asla yaşlı değildir. Yaşlanan insan ve insanın kalıplara sığdırdığı hayattır. Toplumsal yaşamda gençlik kuşağı denildiğinde akla gelen birkaç özeliği bizzat yaşamın kendisine yükleyerek bu tanımlamaları yazdık. Yaşamı anlam ve zaman diyalektiği ile düşündüğümüzde göreceğiz ki yaşam hep genç bir insandır. Burada ‘madem yaşam hep gençse toplumsal bir kuşak olarak gençler neden hayat içinde hep sorunlu ve mağdur gibi durmaktalar’ sorusu akla gelebilir. Çok çelişkili gibi görünen bu duruma cevap iktidar denilen kültürün yaşamı dondurmasıdır. İktidar hayatı, donmuşluk, hareketsizlik ve katılaşmak ile direkt bağlantılı kanunlar dizininden oluşur. Dogmalar ya da dogmatizm denilen algının iktidarın hayat felsefesi olması ne boşunadır ne de tesadüfüdür. Yaşamda kendine has bir ritim ile değişmeyen tek bir şey yoktur. Yaşamı gençliğinden alı koyan iktidar denilen olgudur. Gençliğin hep genç gibi olan yaşamla çelişkisinin temel sebebi yaşlı iktidar ve onun devlet kanunlarıdır.
Genç Yaşamak
Toplumsal kuşaklar bakımından biyolojik olarak yaşlılık denilen döneme tekabül eden hayata iktidarın yaşam biçimi demek yerinde olur. Dolayısıyla iktidar kültürü ile yüklü yaşama ihtiyar bir yaşam demek yerinde bir tespit olacaktır. İktidar yaşamı çok hayat biriktirmiştir. Daha doğrusu çok hayat yutmuş ve şişmiştir. Hantal ve hareketsizdir. Dolayısıyla hep genç olan yaşama ters bir yaşam vardır iktidar kültürünün hakim olduğu yaşamda. Basit bir akıl yürütmeyle denilebilir ki iktidar kültürü hakimiyetindeki yaşamda genç olmaz. Daha net bir ifade ile belirtirsek iktidar kültürünün egemen olduğu yaşamda genç olunamaz. Olunsa da bunun tek bir hayat ile olabileceğini belirtmek abartı sayılmamalı; genç yaşam bu yaşlılığa karşı direnir, asidir ve isyancıdır! İktidarın olduğu bir hayat içinde genç kalmanın şimdilik görünen tek yolu ve gençlik formülü budur. Bundan kaynaklı kimi toplantı ve yürüyüşlerde gençlerin “haydi isyana” sloganları anlamlıdır. Gençliğin yaşamla değil yaşamı yaşlandıran iktidar hayatıyla sorunları vardır. Bu tespiti, yaşlı olduğu halde kendisini genç gibi sunan iktidar hayatının tuzaklarından korunmak için önemsemek gerekir. Bu vurgu yaşamı genç hayatın aktığı kanala yeniden kavuşturmak için önemlidir. İktidar her zaman yaşama karşı kendisinin sınırlarını belirlediği moderniteleri çıkarmış ve ona bir biçim vermeye çalışmıştır. Bundan kaynaklı iktidar yüklü moderniteler yaşama biçim vermeye çalışırken ruhsuz yaşlılıklarından ötürü her zaman çok acımazsız olmuşlardır. Bu acımasızlığın ilk olmasa bile en çok mağdurları gençler olmuştur. Demek ki toplumsal yaşamı tekrardan mecrasına sokacak hayat tarzı, iktidar modernitelerinin hayat alışkanlıklarını reddetmeyi gerekli kılar. Genç yaşam asi ve isyancıdır derken asıl bunu kast etmekteyiz. O zaman “haydi isyana” sözünü daha somut olarak “kapitalist modernite alışkanlıklarına karşı haydi isyana” biçiminde formüle etmek daha genççe olacaktır. Ünlü filozof Adorno’nun “yanlış hayat doğru yaşanmaz” sözünü de burada meramımızı izah için destek amaçlı kullanırsak anlatmaya çalıştığımız daha iyi anlaşılmış olur. Kapitalist modernite dönemini yaşamaktayız. Yaşanmış moderniteler içinde kendisini en fazla genç göstermeye çalışan bu modernitedir. Bunun kendisinin ölüme doğru gitmesiyle bir bağı vardır. Kapitalist modernitenin elinde gidebileceği bir adres, sığınacağı başka bir liman görünmemektedir. Artık kurduğu hayatla yaşamı daha fazla oyalayamaz. Gerçek yaşamda şeklini değiştirerek, boyayarak, DNA’sını bozarak, estetik cerrahilerden geçirerek kendisine mal edip yeniymiş gibi sunacak tek bir şey bırakmadı. Bunun için tüm savaşını ve saldırısını sanal alem yoluyla veriyor şimdi. Kapitalist modernitenin kendisinden önceki iktidar modernitelerinden daha çok saldırgan olmasının sebebi tükenmişliğinden ve kendine güvensizliğindendir. Kapitalizm ve onun modernitesini temsil eden zümreler ve her türlü kültürü hakkında insanlık, ilerde kölecilikten daha çarpıcı şeyler yazacak ve çizecektir. Kendisini kadınlar ve gençlerle dayayarak ayakta tutmaya çalışan bu modernite, iktidar kültürünün en son aşaması olduğu için en yaşlı hayatın icatçısı ve sahibidir. Kadınlara ve Gençliğe çok yönelmesinin felsefik ve ideolojik arka planında bu gerçeklik ve kendisini sürdürülebilir gösterme mantık ve amacı vardır.
Genç Yaşama Tuzak Kuran; Kapitalist Modernite
Kapitalist modernite gençlik yaşamına karşı tuzak kurma ustasıdır. Yaşamın genç olma karakterinin verdiği esnekliği kullanarak yaşamı bükmüş, bin bir zincirle bir daha doğrulmaması için adeta kayalara bağlamıştır. Ahlak kurallarını yaşamdan uzaklaştırmış, bunun yol açtığı ölçü tanımazlığı yaşamın esnek hali diye topluma sunmuştur. Bu işte özellikle genç kuşakları kullanmaktadır. Kapitalist modernite, insan bireyine rahat hareket etme olanağı tanıyan yaşamdaki esneklikten toplumsal yaşama saldırıyı çıkarmıştır. Esneklik yaşama istediğin saldırıyı yapabilirsine dönüştürülmüştür. Bu kapitalist tuzağı bilgi ve komünal bilinçle aşmak önemlidir. Ve bu görevin başarısı her kesimden önce gençliğin önünde durmaktadır. Kapitalist bireyci serkeşliğin içi boş çılgınlığına bilinçle yoğrulmuş Apocu isyancılık gibi karşılık verilmelidir. Kapitalist modernite yaşamı baştan sona iktidar kültürü ile yükü olduğu için demokratik toplum yaşamına saldırısı hayatını sürdürme gerekçesidir. Yine kendisinden önceki iktidar olan feodal dönem modernitesine ait yaşam kalıplarını ele geçirip kendi karakterine göre biçimlendirmeyi de topluma ilericilik olarak hep sunmuştur. Bu iki yöntem kapitalist modernitenin var olma biçimidir. Yeni bir hayat ve toplumsal inşaya giderken bu temel özellikleri bir an olsun unutmamak başarı için bir diğer şarttır. Kendisini hayatın demokratik değerlerine saldırı ve eski modernitenin aşılması arkasına saklayarak sunan kapitalist modern yaşam, demokratik yaşama saldırısındaki birinci hedef kitlesi kadınlar ve gençlerdir. “Ben yeniyim” derken sunduğu her şeyde de bu iki toplumsal kesim ilk hedeftir. Örneğin hemen her gün onlarca kadının katledilmesine rağmen kapitalizmin kadınlara “özgürlük” getirdiği sözü en çok duyduğumuz sözdür. Kötü alışkanlıklara bulaştırıldıkları için her gün onlarca tehlikeli suç işleyen ve ölen gençlere rağmen “en rahat ifade ortamını gençlere” kapitalizm döneminde yaratıldı sözü sıkça duyduğumuz bir diğer ifadedir. Bu yalanlara karşı ahlaki toplum kurallarını öne çıkararak doğru namuslu yaşamı göstermek gerekir. Gençleri tüketenin kötü şeylerin müptelası yapanın kendisi olduğunu ondan uzaklaşarak tüm topluma göstermek mümkündür. Milliyetçiliğin başta eğitim olmak üzere kültürel yaşamın her hücresine bulaştırılması yine yerine ve zamanına göre başta dincilik olmak üzere diğer ideolojik argümanlarla hayatı zehirlemesi gençler önüne kapitalist hayat tarzının çıkardığı en büyük tuzaklardan bir diğeridir. Kapitalist hayat ruhsuzluğu ve değersizliği yarattı. Gençliğin kendini bulması ve kimlik sahibi olması önünde en büyük engellerin başında bu özelliği gelir. Gençler toplumsal yaşamda kendilerini anlayanların olmadığını bunun için hep yalnız kaldıklarını belirtirler. Bunun asıl sebebi kapitalist ruhsuzluk ve değersizliğin kişinin psikolojisinde topluma karşı yaratığı güvensizlik ve inançsızlıktır. Daha doğrusu bireyine karşı sorumlu olan bir toplumsallık ortada bırakılmamıştır. Bu hayat tarzından kaynaklı gençler toplumdan uzaklaştırılmıştır. Maalesef bunda epeyce bir yol alınmıştır. Bu saldırıdan kaynaklı yaşamın her zaman genç olması özelliği her zaman dinamik olan gençliğini önemli oranda kaybetmeyle yüz yüze kalmış ve adeta her zaman olması gereken yaşamın yaşlı halidir sonucuna yol açmıştır. Toplumdan uzaklaşmak, olay ve olgular karşısında duyarsız kalarak adeta yaşlı biri gibi bu dünyadan el etek çekip son nefesini vermeyi beklemek gibi olmak tam bir yaşlılık hali değil midir? Bu saldırıya karşı gençlik kendi toplumsallığını komünlerini kurarak alternatif yaşam alanlarını yaratmalıdır. Bilindiği gibi ikinci dünya savaşından sonra bu yönlü birçok arayış olmuş ve nihayetinde de toplumsal ve siyasal etkileri halen devam eden 1968 kuşağı ortaya çıkmıştır. Kapitalist modernite demek tek tip olmak demektir. Kapitalist modern yaşam asker polis kültürlü toplum demektir. Bugün neden sivil toplum olarak adlandırılan başka bir toplumsal gerçeklik arayışı ortaya çıktı sorusu üzerinde düşünülmesi gereken bir sorudur. Kime ve neye karşı sivil toplum? Kuşkusuz günümüzde kast edilen sivil toplum ile değişik bir gerçeklik ifade edilmeye çalışılmaktadır. Ancak kendisini açık toplumun kurucusu, özgürlükçü toplumun öncüsü, demokrasi icatçısı olarak sunan bu kapitalist modernite döneminde gerçek kendisinin söylediği gibi ise neden sivil toplum demokratik hakların korunması gibi kavramlar ve kurumlar oluşsun ki! Kapitalist modern yaşamın zirvesinin faşizm olduğunu bilmek gerekir. Kapitalist modernite gerçekleri ters yüz etme icatçısı olduğu için kendi özü olan faşizme karşıymış gibi kendisini sunmaktadır. Faşist kültür eril, düşüncesiz, yüzeysel, lümpen ve bireyciliğin en örgütlü halidir. Çağımızın hakim modernitesi bu özsel saldırı tarzını her zaman en fazla gençliğe karşı yürütmüştür. Tek tipleştirilmiş bir hayat içine hapsederek monotonluğa mahkum kılınmış gençlik kapitalizmin eseriyken kendisini sadece ve sade fiziki biçimlerdeki (birçoğu ucubelik olan) farklılıklar üzerinden nasıl sunduğunu hepimiz bilmekteyiz ve görmekteyiz. Bu tam bir ibretlik durumdur. Beğenmediğimiz feodal dönemde bile bir çırpıda onlarca sayabileceğimiz genç yaşta icat ve ekol sahibi olmuş alim, sanatçı ve entelektüel hata siyasetçi olduğunu biliyoruz. Yaşam enerjisi ile dolu olan gençlik, Kapitalizmde ise bir çırpıda milyon dolar kazana bilen topçu-popçu hayalleri ile derdest edilmiştir. Ancak gel gör ki “en gelişkin, en bilinçli ve bilimsel akıl ile düşünen gençlik benim gençlik” diye bilmektedir. İşte birde bu sebepten kaynaklı gençliğin içinde demokratik toplum komünleri ile yaşadığı ayrı akademileri, tarım başta olmak üzere üretim çiftlikleri, spor kulüpleri, sanat kurumları, siyasi örgüt ve birimleri olmak zorundadır. Bir kaç ahlaki değere dayanarak dahi kapitalist modernite eleştirisi yapıp onun gerçek yüzünü deşifre etmek mümkündür. Zaten bu sistemin gücüde güçsüzlüğü de ahlaksızlığındandır. Yeni bir toplumsal inşa işinde de bu elimizdeki en büyük silahtır. Kapitalist modernite şahsında iktidar kültürü ile biçimlendirilmiş yaşama alternatif üretirken genelde iktidar orijinli modernitelere özelde de kapitalist modernite yaşamını aşmak olmazsa olmazımızdır. Yeni bir toplumsal inşa yolunda ilerlerken en dikkat etmemiz gereken toplumsal ahlak kurallarıdır. Kapitalist modernite algısından kaynaklı ahlak denilince birçok kişi feodal değer yargıları olarak bilinen kurallardan bahsedildiğini düşünmektedir. Bu doğru değildir. Bahsedilen bencillik yerine paylaşımcılık, tüketicilik yerine ölçülülük, maddiyatçılık yerine manevi paylaşım, yabancılaşmışlık yerine dostluktur. Yeni bir yaşam için bu tür ahlaki ve kültürel davranış ve kurallar en önde gençlik topluluklarında yaşam bulmalıdır. Çünkü çağımızın toplumsal mücadelelerinde öncülük kesinlikle ahlaki yanı ağır basan bir öncülüğü şart kılmaktadır.