Genel

Büyük Komutan Ş. Baran Mawa Nusaybîn Özyönetim Direnişini Alatıyor

Baran Mawa

Kuşkusuz direniş alanlarını anlatırken her alandan birkaç arkadaşı anlatıyoruz. Kuşkusuz şehit düşen, direnen bu arkadaşlar değil sadece onlarca arkadaş var. Fakat dün de dediğim gibi hepsini tanımıyoruz, tanınmıyor ya da başka arkadaşlar başkaları tanıyor ama hepsini tanımıyoruz. Hatta birçoğu hiç tanınmıyor bile. Belki ismi bile yok, belki sicili bile yok. Belki orada şehit düştüğü bile bilmiyor ama bu şu anlama gelmiyor. Sadece bu arkadaşlar direndi anlamına gelmiyor. Gerçekten muazzam bir direnişti, muazzam bir birikimdi yaşananlar.

Geverde de direniş sona erince geriye sadece Şırnak ve Nusaybin kaldı. Dolayısıyla bütün özyönetim direnişlerinin bütün bu mücadelenin tüm yükü Nusaybin ile Şırnak’a bindi. Düşman da artık bütün gücüyle bütün özel kuvvetleriyle, bütün tekniğiyle Şırnak ve Nusaybin’e yöneldi.

O yüzden daha önce hiçbir direniş yerinde kullanılmayan teknik Nusaybin’de kullanıldı, Şırnak’ta kullandı. Bizim açımızdan da hareket açısından da tecrübelerde oluşmuştu. Şehir savaşının, şehir direnişlerinin oluşturduğu bir tecrübe de vardı. Yaşananlardan ders çıkaran bir yaklaşım da vardı ve bu yüzden Şırnak ve Nusaybin bunun sonucunda direndi. Yani Cizre’den çıkarılan dersler, Gever’den çıkarılan dersler, Sur’dan çıkarılan dersler, onun oluşturduğu tecrübeler, onlardan alınan tecrübeler ile direnişi yürüttüler. Nusaybin ve Şırnak’ta o güne kadar ki direnişlerin toplamından daha fazla düşmana darbe vurdu. Hepsinin toplamından daha fazla. Takdiği yakalayan, tarzı yakalayan daha önceki eksiklikleri tekrarlamayan şeyler çıktı ortaya ve Cizre ve Sur’da bu direniş devam ederken bu diğer yerler, Şırnak ve Nusaybin kendi hazırlıklarını tamamladı. Belli anlamda güçlendirdi. O açıdan güçlü bir direniş çıktı ortaya. Şehir savaşının direnişlerinin taktik olarak az kayıp olması, düşmana daha fazla darbe vurulması yönünde en başarılı, en güçlü yer Nusaybin ve Şırnak’tı. Nusaybin’de düşmanın 527 kaybı var. Onlarca zırhlı aracı imha edilmiş. Şırnak’ta 514 düşmanın kaybı var ve çok fazla şahadet yok.

Nusaybin’de 37 Şırnak’ta 50 arkadaş kurtuldu, çıktılar. Şehir savaşının başından beri taktiği bu olması gerekirken, böyle yürütmemiz gerekirken tecrübesizlikler, hazırlıksızlıklar diğer yerlerde daha fazla bedel ödememize yol açtı. Ama Nusaybin ile Şırnak bunun zirvesini yaşadılar. Mesela Cizre’de düşman kaybı 128’dir. Ama Nusaybin’de düşman kaybı 527’dir, Şırnak’ta 514 düşman kaybı var. Kaybımız otuzu geçmiyor. Gerçekten çok güçlü sonuçlar aldık. Bu direnişler bize çok güçlü sonuçlar, çok iyi dersler ve çok yeni taktikler geliştirdi. Kaldı ki bir tek Nusaybin’de uçaklar kullanıldı, uçaklar devreye girdi. Başka hiçbir direniş alanında uçak kullanılmadı. Diğer yerlerde kullanılan tekniğin daha fazlası Nusaybin’de kullanıldı, Şırnak’ta kullandı. Ama arkadaşların geliştirdiği taktikler, geliştirdiği tedbirler düşmana büyük bir darbe vurdu. Bir Nusaybin sendromu oluştu, Türk ordusunda, Türk polisinde. Defalarca bütün gücünü değiştirdi. Askerini, polisini değiştirdi, valiyi değiştirdi, kaymakamını değiştirdi, Emniyet Müdürlüğü’nü değiştirdi. Defalarca değiştirdi. Çare bulamadı Nusaybine. En son şunu dediler. Uzaktan şehri yıkalım, uzaktan vurup şehri yıkmaya başladılar. Ama bu bile çare etmedi. Arkadaşlar ne zaman ki cephaneleri azaldı, o zaman geri çekilme kararı aldılar ve geride çekildiler. Düşmanın Nusaybin’de bu kadar öfkelenmesinin nedeni buydu. Hem düşmana bu kadar kayıp verdirteceksin, hem de geri çekileceksin ve düşman bunun farkına varmayacak. Düşmanın yasağı hala kaldırmamasının nedeni budur. Çünkü hepsini şehit etmediğini biliyor. Mesela Cizre’de direniş bittikten bir hafta, 10 gün sonra yasağı kaldırdılar. Çünkü hepsinin şehit düştüğünü anladı. Sur’da hemen kaldırdılar. Çünkü hepsinin şehit düştüğünü anladı. Ama Nusaybin’de şehit düşmediklerini biliyor ve bundan dolayı hala da sürdürüyor sokağa çıkma yasağını.

Nusaybin onlar açısından diyorlar ya kanayan bir yaraya dönüştü. O yüzden Nusaybin’in 6 mahallesinde şu anda taş üstünde taş kalmamış. Nusaybin’deki yıkım Cizre’den çok çok daha fazladır. Bunu da sonra yaptılar. O gün bir haber çıktı, diyor ki camisinin dışında bir bina, bir yapı bile kalmamış. Hepsini yıktılar. Şu anda Nusaybin’in etrafına, 6 mahallenin etrafını tellerle görmüşler, tellerle örmüşler bir daha buralarda bina, ev yapılmayacak hiç kimse girip çıkmayacak oralara. Düşmana bu kadar etkili darbe vurulacak ve kayıp en az şekilde olacak. Bu Şehir Savaşı’nın zirvesiydi bizim açımızdan.

Alan tutma süreçlerinden itibaren halkın da en büyük desteği veren yer Nusaybindi. Halkın katılımı iyiydi. Cizre psikolojik olarak bir etki yarattı. Halk üzerinde bir etki yarattı fakat biz de büyük bir öfke de oluşturduğunu unuttular. Aslında Nusaybin’de, Şırnak’ta yaşananlar bir öfke patlamasıydı. Cizre’nin öfkesi düşman da kendisini patlatan bir öfkeydi. Bunu hesap etmediler herhalde. O yüzden Nusaybin’de battılar, Şırnak’ta battılar. Çünkü şu bir kuraldır artık. Eğer bir yerde sen saldırırsan, bunun karşılığı da mutlaka direniş olacaktır. Evet bir yere kadar korku da yaratabilirsin, insanları korkuyla da yönetebilirsin ama direniş kaçınılmazdır. Bir kediyi bile köşeye sıkıştırırsan son anda sana saldırır. Etki tepki meselesidir. Etki olduğu kadar tepki de çıkacaktır ortaya. Bu belki bazi yerlerde kendisini farklı bir biçimde yansıtır, farklı bir biçimde ortaya çıkar ama eninde sonunda çıkacaktır. Yani Cizre’nin tepkisi, Cizre’nin oluşturduğu öfke bu düşman da mutlaka patlayacaktır. Nusaybin ile Şırnak bunun sadece küçük bir kısmıdır.

Related Articles

Close