AçıklamalarGenel
TÜM KÜRDİSTAN GENÇLİĞİ VE DEMOKRATİK KAMUOYUNA
“APOCU RUH İLE KENDİMİZİ YENİLİYELİM, ÖZGÜRLÜK SAVAŞINI KAZANALIM”
Apocu Gençlik Hareketi olarak ilk PKK Gençlik Konferansını büyük bir sevinç ve gururla duyuruyoruz. Konferansımız tüm Kürdistan’dan ve yurt dışından 40 delegenin katılımıyla 9 gün boyunca devam etmiştir. Konferansımız çok önemli tartışmalar, anlamlı ve verimli değerlendirmeler ve sonuçlarla devam etmiş, tarihsel kararlılık düzeyine ulaşmış ve başarıyla sonuçlandırılmıştır. Bu vesileyle konferansımızı başta Önder Apo’ya, özgürlük davası şehitlerine, tüm Kürdistan devrimci gençlerine, yurtsever halkımıza ve tüm dostlarımıza kutluyoruz. Bu konferans mutlaka tarihin yuvası olacak ve Kürdistan özgürlük devrimi yolunda bir başarı kaynağı olacaktır.
Bu konferansımızı Rizgar Karasungur arkadaşa armağan ediyoruz
Bu konferansın oluşmasına fırsat verenler elbette şehitlerimizdir. Konferansımız o kahramanların kanı sayesinde oluşmuştur. Mücadelemiz ve direnişimiz şehitlerin bayrağı altında devam etmekte, büyümekte ve sarsılmaz bir gerçek haline gelmektedir. Şehitlerimiz yolumuzu aydınlatıyor, ağır darbeleriyle faşizmin karanlığını yok ediyor. Bu gerçeği asla unutmayacağız ve unutturmayacağız. Bu temelde Ş. Baran Mawa, Ş. Mahir Botan, Ş. Axin Mahir Dicle, Ş. Hüseyin Fırat, Ş. Bawer Ateş, Ş. Fırat Çiçek, Ş. Viyan Serhed, Ş. Akif Yılmaz, Ş. Evin, Ş. Raperin Amed, Ş. Sara, Ş. Ruken ayrıca Zap, Avaşin ve Metina şehitleri şahsında tüm şehitlerimizi büyük bir saygıyla anıyor, anıları önünde saygıyla eğiliyor ve onlara verdiğimiz sözü bir kez daha tazeliyoruz. Ayrıca, bu konferansımızı Zap direnişinde büyük bir cesaretle düşmana karşı savaşan ve şehitler kervanının saflarına katılan Rizgar Karasungur arkadaşa armağan ediyoruz.
Mutlak bir tecrit ve psikolojik işkence sistemini her zamankinden daha fazla dayattılar
Apocu Gençlik Hareketi olarak halkımızın özgürlük davasına öncülük ediyoruz. Son 8 yılda bu bölgede büyük bir savaş ve inanılmaz bir direniş yaşandı. Bu sürecin her yılı, her günü ve her anı olağanüstüydü. Faşist, işgalci ve soykırımcı Türk devleti, ‘çöktürme planı’ adı altında topyekûn bir imha savaşı uygulamıştır. Özgürlük hareketimiz PKK’yi tasfiye ederek Kürt halkını soykırımdan geçirmek istediler. İmralı’da Önder APO’ya karşı bu kavram devreye girdi. Mutlak bir tecrit ve psikolojik işkence sistemini her zamankinden daha fazla dayattılar. Yavaş yavaş bu yaygın saldırı tüm Kürdistan’da gerçekleştirildi. Faşist düşman, bu amaçla tüm siyasi, ekonomik, askeri ve diplomatik imkan ve gücünü seferber etti. Kürdistan işbirlikçileri ve hainleri de bu kavramın vazgeçilmez bir parçası haline getirildi. Yöntemler ne kadar kirli, barbarca ve etik dışı olursa olsun, bunlar herkes tarafından denendi . 24 saat halkımıza, kadınlarımıza, gençlerimize özel ve psikolojik bir savaş yürüttüler. Kürdistan özgürlük gerillalarına karşı her gün yasaklı nükleer taktik silahlar ve kimyasal gazlar kullanılmaktadır. Neticede Önder APO’yu susturmayı, gerillayı tasfiye etmeyi, halkı teslim almayı, gençleri davalarına düşman etmeyi amaçladılar. Bu tasfiye anlayışının 2023 yılına kadar zirve yapacağını ve böylece Lozan asrında Mısak-ı Milli sınırlarına ulaşarak Ortadoğu’da hegemonyalarını ilan edeceklerini hesapladılar.
Gençler olarak Önder APO’nun fedaileriyiz, bunun anlamı da derinden ve doğru anlaşılmalıdır
Konferansımız, gençlik hareketinin mücadele düzeyini, görev ve sorumluluklarımızı, Apocu çizgisinin hakikatini ve Önder Apo’nun çizgisini uygulama düzeyini başlıca ve özel bir gündemle değerlendirdi ve önemli sonuçlara ulaştı. Apocu gençler olarak Önderliğimizi gerçekten her yönüyle, her açıdan incelemeli, kavramalı ve her şeyi Önder Apo’dan öğrenmeliyiz. Hayata, mücadeleye ve devrime dair tüm sorun ve meselelerimizde Önder APO çözüm rehberimizdir. Düşman gerçekliği, doğru ve yaratıcı tarz, hamleci ve mücadeleci tarz ve savaşçının doğru üslup ve yöntemine, cinsiyet ve sınıf mücadelesinden militanların kişiliğinin oluşumuna, kendini tanıma ve geliştirmeden sürekli kendini yenilemeye, Önder Apo bunun bir örneği ve kanıtıdır. Önder Apo, mutlak ve ağır tecride rağmen İmralı duvarlarını yıktı, aştı ve özgürlükçü insanlığa kendi paradigmasını getirdi. Bu gerçek, Doğu Kürdistan’da ve tüm İran’da “Jin Jiyan Azadî” isyanıyla bir kez daha net bir şekilde vurgulanmıştır. Önder Apo, “Savunmam neredeyse ben oradayım” diyor. Önder Apo bu bakış açısıyla yanlış tutumlarımızı düzeltmek yani eleştirmek ve en büyük gücümüzü göstermek istedi. İmralı’da en zor, en çetin ve meşakkatli koşullarda, tek kişilik bir hücrede, imkân ve imkânlardan yoksun, mutlak izolasyonda Önder APO, özgür yaşam düşüncesini ve felsefesini, sosyalizm mücadelesinin paradigmasını temel alarak geliştirdi. Demokratik, ekolojik kadının özgürlükçü paradigmayı geliştirmiş ve Demokratik Modernite perspektifini inşa etmiştir. Önder Apo bu değişiklikle binlerce yıllık dogmaları harika bir şekilde alt üst etti, hayretler içinde bırakan bir zekayla mazlumların umutlarına yeni bir ışık yaktı.
Konferansımız bu ilkelerden yola çıkarak Önder APO’nun hakikatine yanlış, zayıf ve alçakça yaklaşımları değerlendirdi. Bu bağlamda Önder APO’nun hakikatine karşı duygusal, yüzeysel, ideolojiden uzak, biçimsel ve slogancı yaklaşım ve dokunuşlar kınandı. Gençler olarak Önder APO’nun fedaileriyiz bu doğru ama bunun anlamı da derinden ve doğru anlaşılmalıdır. Bu zamanın gençleri Önder APO’nun fikirlerine bu şekilde sahip çıkarsa, Önder APO’nun fikirlerini içselleştirip hayatlarının her anında uygularsa, Kürt halkı ve insanlık için özgür bir gelecek mümkün olacaktır. Bu esaslardan hareketle “İmralı savaşın merkezidir” sözü çok iyi anlaşılmalıdır. Önder APO bugün hegemonik kapitalist güçlerin yüreğinde korku ve dehşet barındırmaktadır. 25 yıl önce bu yüzden kumpas kurdular, bu yüzden Önder APO’yu İmralı’da tecrit etmeye çalıştılar. Önder APO bizim için her şeydir ve bu temelde en önemli görev ve sorumluluğumuz İmralı sistemini yıkmak ve Önder APO’nun fiziki özgürlüğünü gerçekleştirmektir. Bu hedef için tüm gücümüz seferber edilmeli ve her türlü faaliyet geliştirilmelidir.
Bu değerlendirme ve tespitlerden hareketle, gençliğin toplumsal sorunlarını, bu sorunları çözme yol ve yöntemlerini, kapitalist modernite sistemi ve faşist düşmanımızın gerçekliğini ve buna karşı mücadelemizin gerekliliğini ayrıntılı olarak tartıştık.
Kapitalist modernite sisteminde yaşam ihanete uğradı
Kapitalist modernite sistemi insanlık düşmanı bir sistemdir. İnsanlık tarihindeki hiçbir hareket, kapitalist modernite kadar gaddar, ahlaksız ve acımasız olmamıştır. Hiçbir sistem, kapitalist modernitenin egemenliği sırasındaki kadar derin bir kölelik geliştirememiştir. Kapitalist modernite sisteminde yaşam ihanete uğradı. İnsanların duygu ve düşünceleri zehirlenmiş, kadınlar korkunç bir düşüş yaşamış, gençler karakterleri ile karşıt bir konuma girmiş, toplum iniltiler altında bölünmüştür. 500 yıllık bu sistemin özeti şudur: Tüm insanlığı ve doğayı yok eden bir veba. Ortadoğu’da kaos ve krizlerin, acı ve ıstırabın, açlığın, bölünmüşlüğün ve huzursuzluğun sebebi kapitalist modernite sistemi ve onun önde gelen emperyalist güçleridir. Buna bağlı olarak Kürdistan’ın parçalanmasının ve Kürt halkına yönelik soykırım politikasının temel sebebi bu sistemdir. Kapitalist modernite sistemi insanlığın düşmanı olduğu kadar Kürtlerin de düşmanıdır. Kürt barışının ve özgürlüğünün önündeki en büyük engel de kapitalist güçleridir.
Kapitalist modernite en çok gençliğe saldırıyor. Toplumu parçalamak ve bölmek için toplumun bel kemiği olan gençleri hedef almaktadır. Bu sistem sorgulamayan, yaşam arayışlarını ortadan kaldırmış, çatışmasız ve amaçsız yaşayan bir gençlik nesli yaratmak istiyor. Dünyayı yerinden oynatabilecek dinamizmi, yenilikçiliği, sorgulamasını, radikalliği ve değişim potansiyelini, sisteme hizmetinr koymak istiyor. Bunun için gençlere 24 saat boyunca doğal sosyalleşmeyi yok eden ve yozlaştıran özel savaş bombardımanı uygulanmaktadır. “Sanal gençlik” tanımı bu saldırıların en temel ifadesidir. Modern teknolojik gelişme çağında sadece savaşın niteliği değişmekle kalmamış, toplumsal yaşam biçimi de tamamen doğasından uzaklaştırılmıştır. İnsanların kendi doğrularından sapması geri dönülmez bir şekilde hedef alınır ve bunun için yavaş yavaş hayatın tüm alanlarını sonu gelmez bir simülasyona dönüştürürler.
Devrimimizin önündeki en büyük engel, küçük burjuva sınıfının konumudur
Kapitalizm, hegemonyasını Liberalizm ideolojisi ve liberal yaşam tarzı aracılığıyla uygular. Diyor ki: “Ne kadar değerliysen, o kadar bireyselsin, özgürlük o kadar yakın!” Bu sistemde her şey bu şekilde tersine çevrilir. Hakikatin yerine hata, iyiliğin yerine kötülük, güzelliğin yerine çirkinlik, özgürlüğün yerine kölelik konmuştur. Konferansımız, küçük burjuva sınıfının özelliklerini ve yaşam tarzı hakkında konuları üzerinde de durdu. Devrimimizin önündeki en büyük engel, küçük burjuva sınıfının konumudur. Bu nedenle konferansımız, küçük burjuvazinin özelliklerini ve kültürünü en büyük düşman olarak kabul etmeye ve ona karşı sert bir şekilde mücadele etmeye karar verdi.
Kapitalist modernite ve onun anti-sosyal politikalarının aksine, komünal yaşam her yerde geliştirilmelidir. Sosyal dayanışmayı, insanlığa saygıyı, ortak çalışma tarzını ve gerçek dostluğu her zaman ve her yerde güçlendirelim, güzelliğini tanıtalım, hissedelim ve hayatımızda uygulayalım.
Konferansımız özgür kadınlara ve özgür erkeklere nasıl ulaşılması gerektiği üzerinde durdu
Çağın zorunluluklarını aşmanın ve özgür bir yaşam kurmanın bir ölçüsü olarak konferansımız, kadın özgürlüğü mücadelesinde de derinleşerek özgür kadınlara ve özgür erkeklere nasıl ulaşılması gerektiği üzerinde de durdu. Bunun için ideolojik mücadele, cinsiyet mücadelesi her yerde güçlendirilmeli ve sürekli yürütülmelidir. Bu konuda Gençlik Hareketi’nin de kadın hareketiyle birlikte öncülük etme görev ve sorumluluğu vardır. Özgür bir yaşam, özgür bir bilinç, özgür bir toplum inşa edilecekse, bunun genç kuşakların kişiliğinde geliştirilmesi gerekir. Tartışması, araştırması, kendini tanıması ve bunlara karşı tereddütsüz mücadele etmesi gereken gençlerdir. Bu konuda net ret ve kabul standartlarına sahip olması gereken, kendilerine Apocu ve devrimciler diyen gençliktir. Bu temelde birinci görev, düşmanın genç kadınlara yönelik tüm kirli politikalarına ve saldırılarına şiddetle karşılık vermektir.
Gençlere fiziksel ve psikolojik işkence yoluyla en alçakça bir şekilde ajanlık dayatılması yapılıyor
Konferans tartışmaları çerçevesinde Kürdistan’daki mücadele alanlarının durumu da ayrıntılı olarak ele alındı. AKP-MHP faşist rejimi Kuzey Kürdistan ve Türkiye’de 12 Eylül darbesinden beter bir gençlik politikası yürütüyor. Örgütlü gençlik gruplarını etkisiz, pasif kılmak için her türlü faşist baskıyı uygulayarak hedef almakta ve sadece bireysel yaşam isteklerinin peşinden giden apolitik bir gençlik yaratmaktadırlar. İki kişi bile yan yana gelmesin diye bir korku zihniyetine hakim etmek istiyorlar. Üniversitelerden mahallelere kadar gençlere yönelik tam bir faşist terör politikası uyguluyorlar. Başını kaldıranlara hapishaneler orman gibi gösteriliyor. Hapishaneler bu tip binlerce gençle dolu. Gençlere fiziksel ve psikolojik işkence yoluyla en alçakça bir şekilde ajanlık dayatılması yapılıyor. Temelde savaşamayan, harekete geçemeyen, ezilmeyen, hayal kırıklığına uğramayan bir gençlik yaratmak istiyor. Bu bağlamda Kuzey Kürdistan’da en güçlü yurtsever güç yapısına ihtiyaç vardır. Konferansımız, Kuzey ve Türkiye gençliğinin faşizme karşı yeni ve yaratıcı taktik ve yöntemlerle yeniden örgütlenmesi, faşizmin hakimiyetini dayatamayacağı bir mücadele inşa etmesi gerektiğini gösterdi. Bu temelde gençler özel savaş politikalarının içini boşaltabilir, doğal savunmalarını gerçekleştirebilir, halka ve mücadeleye önderlik edebilirler.
Devrimci Halk Savaşı çizgisindeki mücadelenin kazanımlarına sahip çıkması gerekmektedir
Faşist Türk devleti, soykırım kavramı çerçevesinde, uluslararası güçlerin önderliğindeki Irak ve Suriye hükümetlerinin iş birliğiyle ve KDP çeteleri ve hainleri özel ve psikolojik savaşın tüm araç ve yöntemleriyle yeniden Rojava, Şengal ve Maxmur’a saldırıyor.. Mücadele ve pahalı bedellerle kurtarılan ve Önder APO paradigması ile Demokratik Özerk Yönetimler sistemiyle yönetilen bu alanları tasfiye etmek istiyorlar. Kapitalist modernitenin hegemonik güçlerinin, egemen devletlerin ve hainlerin en büyük korkusu; Önder APO’nun paradigmasının canlandığı özgür toplum ve özgür alanlardır. Bu saldırıların temelinde bu korku yatmaktadır. Bu bağlamda, özgürleştirilmiş bölgelerdeki gençlerin demokratik bir ulusal sistemin inşasına öncülük etmesi ve bu temelde Devrimci Halk Savaşı çizgisindeki mücadelenin kazanımlarına sahip çıkması gerekmektedir.
Güney Kürdistan gençliği KDP’nin hain çizgisine karşı gerilla saflarına katılmak zorundadır
Güney Kürdistan’da emperyalist güçler tarafından KDP yönetiminin hükümet dışı iş birliğine dayalı olarak kurulması başlı başına tarihsel bir ideolojik, siyasi ve askeri saldırı kavramıdır. Kürdistan’da PDK, kapitalist modernitenin ve işbirliği hattının geliştirilmesi için bir model ve özel bir projedir. Kürtlerin ve Kürdistan’ın bütün değerleri ile oynayan bu komprador güç, halkın değerlerini işgalcilerin pazarına sunmakla görevlendirilmiştir. Güney Kürdistan’ı Türk faşizminin karar noktası haline getirmişler ve Kürdistan Özgürlük Hareketi’nin bütün kazanımlarına ve Kürdistan halkının değerlerine saldırıyorlar. Bu bağlamda Güney Kürdistan gençliği Kürdistan’ın her tarafında KDP’nin hain çizgisine karşı mücadeleyi güçlendirmek, faşist Türk devletinin işgaline karşı her türlü mücadele yöntemiyle gerilla saflarına katılmak zorundadır.
Doğu Kürdistan ve İran’da kadın ve gençlerin başını çektiği ayaklanmanın tarihsel, ideolojik, toplumsal ve siyasi önemi var. “Jin Jiyan Azadî” sloganıyla başlayan bu isyan tüm dünyada yankı buldu ve sadece kadınları değil erkekleri de harekete geçirdi. 1968 gençlik isyanlarıyla aynı düzeyde olan bu isyan, bugün bir sosyo-kültürel devrimi ifade etmektedir. Önder APO’nun “21. yüzyıl kadınların yüzyılı olacak” değerlendirmesi bugün önem kazanıyor. Bu bağlamda Doğu Kürdistan’daki gençler hayatlarını Önder APO’nun fikir ve felsefesine göre düzenlemeli ve öz savunma örgütlenmelerini güçlendirmelidir.
Konferansımızda yapılan tüm değerlendirme ve tartışmalardan yola çıkarak Apocu gençlik hareketi olarak bazı temel ve stratejik kararlar aldık;
- Rêber Apo’nun fiziksel özgürlüğünün farkına varmak, tecridi kırmak, tüm mücadelelerinin, savaşlarının ve faaliyetlerinin merkezine onu koymak ve bu temelde APOCU gençlik ruhuyla her zaman ve her yerde seferber olmak.
- Önder APO’nun fikirlerini, felsefesini ve paradigmasını Orta Doğu’dan Latin Amerika’ya, Afrika’dan Asya’ya, Avrupa’dan Avustralya’ya Önder APO’ya bağlılık ve sevgi ölçüsü olarak tanıtmak ve yaymak. Bu temelde sisteme karşı ve gençlik hareketleri ve örgütleriyle ile mücadele ittifakları geliştirmek.
- Apocu Gençlik Hareketi mevcut gergin durumu hemen aşmalı ve her yerde askeri ve stratejik açılımlar geliştirmelidir.
- Zamanın tarihsel görevleri temelinde kesinlikle zihniyette yenilik, düşüncede derinlik, tarzda incelik ve tarzda yaratıcılık geliştirmelidir.
- Herhangi bir savaş durumunda Devrimci Halk Savaşı stratejisinin pratik öncülüğünün en önemli görevini “evini, mahalleni, ülkeni koru” bakış açısıyla her alanda olma, örgütlenme ve eğitim faaliyetlerini geliştirmek ve kendini savaşa hazırlamak.
- Üniversite çalışmalarını en stratejik çalışma ve başarı ölçüsü olarak değerlendirmek ve bu doğrultuda üniversite çalışmaları için her yerde seferber olmak,
- Ajitasyon ve propaganda çalışması en belirleyici ideolojik mücadele olarak kabul edilerek, bu temelde ajitasyon ve propaganda çalışması yeniden inşa edilmeli, güçlendirilmeli ve stratejik bir misyon kazanmaldır.
- Demokratik ulusun inşasında, özellikle komünlerin, meclislerin, akademilerin ve kooperatiflerin inşasında bulundukları konuma göre katılmak, kendilerini birinci derecede sorumlu görmek, löncülük rolü ile inşa işlerini geliştirmek,
- Apocu Gençlik Hareketi’nin faaliyet çizgisi olan kitleleşme, radikalleşme ve etkilemeye dayalı olarak faşizme karşı birleşik misilleme eylemlerini hamleci bir ruhla yeniden geliştirmek.
PKK gençlik konferansı her açıdan tarihi bir öneme sahipti. İlk kez düzenlenmiş olabilir ama konferans, Önder APO’nun 50 yıllık yürüyüşüne, onlarca yıllık gençlik hareketi mücadelesinin mirasına ve geleneğine dayanıyor. Elbet bu kişiler kendilerini geçtiler, Önder APO’nun çizgisini takip ettiler, uygulamalarını Önder APO’nun hakikatine göre değerlendirip Önder APO’nun ölçü ve kurallarına göre yeniden yaşattılar ve tüm arkadaşlar için büyük bir manevi güç kaynağı oldular.
PKK hakikatini yok edemediler, PKK gerçeğini ortadan kaldıramadılar
Bu konferans bir Apocu hareketi olarak PKK’nın çok büyük olduğunu ve bu büyümenin onun mücadelesinden kaynaklandığını bir kez daha kanıtladı. Önderliğimizi İmralı çarmıh sisteminden henüz kurtaramadığımız büyük bir eksikliktir. Şehitlerimize, halkımıza ve bu ülkenin aziz evlatlarına borçluyuz. Ancak tüm faşist ve soykırımcı düşmanlara, tüm barbarca saldırılara, uluslararası emperyalist devletlerin desteğine, hainlerin ve çıkarcı işbirlikçilerin varlığına rağmen PKK hakikatini yok edemediler, PKK gerçeğini ortadan kaldıramadılar. PKK’nın adını tarihten silemediler, PKK’nın şanını yok edemediler. Çünkü biz bir Apocu hareketiyiz, çünkü biz bir fedakarlık ordusuyuz, çünkü biz tüm mazlum halkların ve insanlığın geleceği ve özgürlüğü için mücadele ediyoruz. Bugün bu gerçek her zamankinden daha da güçlenmiş, irademiz, şuurumuz ve inancımız keskin bir kılıç halini almıştır.
İlk süreç gerçekten bizim kaderimizi, halkımızın kaderini ve özgürlük mücadelesinin genel kaderini netleştirecektir. Önder APO önderliğinde 100 yıllık faşist ve kana susamış düşmana karşı 50 yıllık mücadelemiz son savaşına girecektir. Böylesine olağanüstü ve tarihi bir süreçte Apocu Gençlik Hareketi olarak büyük bir hazırlıkla savaşa giriyoruz. O zamandan beri konferansımız çok önemli bir rol oynadı.
Konferansımızın zamanın bakış açısını netleştirdiğine, her arkadaşımızda değişimi ve yeniliği başlattığına ve zafere giden yolu sonuna kadar açtığına inanıyoruz. Apocu Gençlik Hareketi olarak her zamankinden daha özgüvenli, tecrübeli, hazırlıklı ve kararlıyız. Sonunda mutlaka yaşayacak, çalışacak ve başarı için verilen özgürlük savaşını kazanacağız. Önder APO’ya, devrim şehitlerine ve halkımıza verdiğimiz sözü tutacağız ve zaferler getireceğiz. Bu temelde, yurtsever, devrimci ve özgürlük sevdalısı tüm gençlere başarılar diliyor, “APOCU RUHUYLA KENDİMİZİ YENİLİYELİM, ÖZGÜRLÜK SAVAŞINI KAZANALIM” sloganıyla bu yeni sürece katılmaya çağırıyoruz.
KAHROLSUN İŞGALCİLİK VE FAŞİZM!
KAHROLSUN İHANET VE İŞBİRLİKÇİLİK!
YAŞASIN APOCU GENÇLİĞİN MÜCADELESİ!
YAŞASIN KÜRDİSTAN İŞÇİ PARTİSİ!
BİJÎ SEROK APO!
PKK Gençlik Komitesi