GenelŞehitŞehit Anıları
Duran Kalkan: BÜYÜK GÜÇ KAYNAĞIMIZ ÖNDERLİK VE ŞEHİTLER GERÇEĞİMİZDİR
Yeni bir Mayıs Şehitler Ayına girmiş bulunmaktayız. Bilindiği gibi, 18 Mayıs Şehitler Günümüz, Mayıs ayı ise Şehitler Ayımız oluyor. Bu temelde Büyük Enternasyonalist Devrimci Haki Karer Yoldaşı ve şahsında tüm özgürlük mücadelesi şehitlerimizi saygı, sevgi ve minnetle anıyorum. Kahraman şehitlerimizin anılarına daha güçlü sahip çıkacağımızı ve amaçlarını daha güçlü başaracağımızı belirtiyorum.
Bizlere her zaman doğru yolu ve başarı kazandıran yöntemi, kahraman şehitler gerçeğimiz ve onların mücadeleleri göstermiştir. Çok iyi biliyoruz ki, her zaman ve her yerde en büyük güç kaynağımız Önderlik ve Şehitler gerçeğimiz olmuştur. Bizleri bu kadar eğiten, bilinçlendiren, geliştiren, cesaret ve irade kazandıran, fedai militan çizgide ısrarla yürür kılan, yine halkımızı özgürlük ve demokrasi mücadelesinde tarihin en güçlü birliğine kavuşturan, Demokratik Toplum ve Demokratik Ulus haline getiren en temel güç Önderlik ve Şehitler gerçeğimizdir. Hareket ve halk olarak Şehitler Önderliğine ve Şehitler Partisi öncülüğüne sahip olduğumuz içindir ki her zaman doğru yolu bulma, her koşulda özgürlük için başarıyla mücadele etme, en zor ve imkânsız ortamlarda bile devrimci çalışma yürütüp başarılı gelişmeler yaratma, her zaman büyük zaferler kazanma gücünü gösteriyoruz.
Dikkat edilirse onlarca yıldır bütün dünya gericiliği birleşiyor ve yenilgiye uğratmak için Önder Apo’ya karşı saldırı yürütüyor. Fakat tüm bu saldırılar Önderlik gerçeğimiz tarafından kırılıyor. Dünya gericiliğinin her türlü vahşi yönteme dayanarak yürüttüğü saldırılar Önderlik gerçeğimizi geriletemiyor ve zayıflatamıyor. Yine tüm gericilik bir araya gelerek ve her türlü teknik güce dayanarak partimiz PKK öncülüğünü yenilgiye uğratmak, parçalamak, dağıtmak için her türlü vahşi saldırıyı yürütmekten geri durmuyor. Bu konuda hiçbir ahlaki ve hukuki kurala bile riayet etmiyor. Neredeyse tarihin en azgın, kuralsız bir gerici saldırısı söz konusu oluyor. Fakat tüm bu saldırılara rağmen, değil gerilemek tersine partimiz PKK’nin birliği, iradesi, cesaret ve fedakârlığı, mücadele azmi ve keskinliği daha da büyüyüp artıyor. Özgürlük mücadelesindeki ısrarı, inadı ve başarı kazanma konumu daha da gelişiyor.
Tüm dünya gericiliği birleşip saldırıyor olmasına rağmen, Önderlik gerçeğimiz geriletilemiyor ve zayıflatılamıyor. Parti öncülüğümüz parçalanamıyor ve yenilgiye uğratılamıyor. Bu durum çok fazla silaha, teknik güce sahip bulunulduğu için ya da çok fazla hazır imkânlarla hareket edildiği için ortaya çıkmıyor.
Önderlik ve parti gerçeğimizin, küresel gericiliğin bu denli saldırısına karşı 26 yıldır devam eden uluslararası komplo saldırganlığına karşı ayakta kalmasını, mücadele etmesini, dahası adım adım gericiliği parçalayarak daha büyük başarılar kazanmasını, Kürdistan’da yarattığı devrimci gelişmeleri Ortadoğu bölgesine ve tüm dünyaya yayarak bir Özgür İnsanlık Hareketi haline gelmesini sağlayan temel güç kaynağının sırrı kuşkusuz Büyük Şehitler Gerçeğine sahip olunmasından geliyor. İşte tüm bu gerici saldırılara karşı Önderlik gerçeğimizi daha da büyüten, evrensel bir Önderlik haline getiren, başta kadınlar, gençler ve emekçiler olmak üzere tüm ezilenlere özgürlüğün ve kurtuluşun yolunu gösteren bir Önderlik haline gelmesini sağlatan temel güç kaynağının Şehitler gerçeğimiz olduğu tartışma götürmüyor. Yine PKK ve PAJK öncülüğünün, her türlü saldırı karşısında değil zayıflama ve parçalanma, daha çok büyüyerek, daha güçlü birleşerek, kendini her zaman yenileyerek, sürekli daha büyük başarılar kazanarak bir öncü mücadelenin sahibi olmasını sağlayanın kahraman şehitler gerçeğimiz oluyor.
Tüm bunlar gösteriyor ki, her zaman özgür yaşamı temsil eden, doğru yaşam gerçekliği olan, insanca olan, her türlü zorluğu yenmenin, her türlü engeli aşmanın, her zaman ve her yerde başarı kazanacak güç ve iradeyi ortaya çıkartmanın temel gerçekliği Şehitler gerçeği oluyor. Dolayısıyla şehitleri doğru anlayan ve şehitler çizgisinde doğru ve ısrarlı yürümeyi bilen herkesin başarı kazanacağı açık bir biçimde ortaya çıkıyor. Önderlik gerçeğimizin sürekli gelişmesini sağlatan, Onun Şehitler gerçeğini doğru anlaması, doğru sahiplenmesi ve şehitler çizgisinde doğru yürümesi oluyor. Yine partimizi her koşulda yenilmez kılan ve sürekli başarı kazanır hale getiren, onun şehitler çizgisini doğru anlaması ve kahraman şehitlerimizin izinde büyük bir cesaret ve fedakârlıkla yürümesi oluyor. Bunun içindir ki, Önder Apo hep ‘doğru yaşam şehitlerin kendisidir’ diyor.
Şehitler Gününde ve Ayında bu gerçekliği daha güçlü yaşıyoruz. Böyle bir devrimci anlayış temelinde Mayıs ayı boyunca bu ruh ve anlayış temelinde Önderlik ve Şehitler gerçeğimizi daha derinden anlayıp özümsemek için kendimizi her gün, her an daha güçlü bir sorgulamaya tabi tutacağız. Daha güçlü bir yenilenme ve devrimcileşmeyi yaşayacağız, Önderlik ve Şehitler çizgisinde her zaman güçlü yürüyen ve büyük başaran devrimci militanlar haline kendimizi mutlaka getireceğiz.
Her şeyden önce, 18 Mayıs’ı Şehitler Günü yapan ve mayıs ayını ise Şehitler Ayı haline getiren gerçekliği doğru ve yeterli bir düzeyde anlamak, içinde bulunduğumuz süreç açısından da büyük önem taşımaktadır. Partimiz PKK de Mayıs ayının her gününde yaşanan büyük direnişlerin yarattığı büyük kahraman şehitlerle oluşan bir şehitler zinciri gibi şekillenmiştir.
Türkiye’de 1923’te kurulan Kürt ve demokrasi karşıtı Cumhuriyet’e karşı demokratik devrim mücadelesini 1970’lerin başında geliştiren Devrimci Gençlik Hareketinin tarihinde de Mayıs ayı önemli bir ay olma özelliğine sahiptir. 6 Mayıs 1972 günü Türkiye devrim hareketinin önderlerinden Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan Ankara’da 12 Mart faşist-askeri rejimi tarafından idam edilmişlerdir. 18 Mayıs 1973 günü ise Diyarbakır zindanında İbrahim Kaypakkaya işkencede katledilmiştir. 6 Mayıs ve 18 Mayıs tarihleri bu temelde Türkiye Demokratik Devrim Hareketinin çok önemli günleri haline gelmiştir. Türkiye Devriminin Önder Militanları bugünlerde direnişi zirveye çıkarmışlar, faşist-askeri rejime karşı boyun eğmeyerek gösterdikleri devrimci direniş tutumu sonucunda şahadete ulaşmışlardır. Böyle bir direniş ve şahadet gerçeğinin Önder Apo’nun çıkış yapmasındaki yeri ve rolü belirleyicidir. 12 Mart faşist-askeri rejimine karşı yürütülen kahramanca mücadele ve onun büyük şehitleri Önderliksel doğuşu yaratmıştır. 12 Mart darbesinin vahşi saldırılarla katlettiği Devrimci Önderlerin yerlerinin boş kalmaması, devrimci anlayışın ve hareketin kesintiye uğramaması, yaşananlardan da çıkartılan derslerle daha doğru ve etkili geliştirilebilmesi için, katliamlarla boşalan Önderlik katının doldurulması ve bu görevin başarıyla yerine getirilmesi için Önder Apo’nun görev ve sorumluluk üstlendiği, grup kurmaya, örgüt olmaya ve bu temelde eyleme geçmeye karar verdiği tartışma götürmez bir gerçektir. Dolayısıyla net bir biçimde görüyoruz ki, Önderliksel doğuş şehitlerin anısını doğru anlama ve sahiplenmeyi ifade eden bir doğuştur. Önder Apo gerçeği şehitlerin anısına doğru sahip çıkma gerçeği olmaktadır. Onların anılarını yaşatma ve amaçlarını başarma sözünü ifade etmektedir. Önder Apo’nun 1973 Newroz sürecinde grup kurmaya, örgüt olmaya ve bu temelde özgürlük mücadelesini geliştirmeye karar verişi tamamen bu Devrimci Önderlerin anılarının sahiplenilmesi ve amaçlarının başarılmasını ifade etmektedir.
Özgürlük Hareketi daha bir ideolojik grup aşamasındayken ve bir gençlik hareketi olarak henüz Kürdistan’da propaganda faaliyeti yürütürken faşist-soykırımcı düşmanın komplocu saldırılarına maruz kalmış, Türk kontrgerillası tarafından 18 Mayıs 1977 günü Antep’te, Önder Apo’nun ‘Benim gizli ruhum gibiydi’ dediği Haki Karer Yoldaşı alçakça bir saldırı sonucunda katledilmiştir. 1972 ve 1973’te Türkiye’de devrimci önderleri katleden faşist rejim, bu sefer 1977’de de Kürdistan’da Özgürlük Hareketi’ni geliştirmeye çalışan Devrimci Önderleri katletme süreci başlatmıştır. Dolayısıyla Haki Karer Yoldaşın katledilmesinin son derece bilinçli, planlı ve örgütlü bir faşist-soykırımcı saldırı olduğu tartışmasızdır.
Kuşkusuz böyle bir saldırının Önder Apo ve Apocu Hareket üzerinde çok büyük bir etkisi olmuştur. Nasıl ki 6 Mayıs 1972 ve 18 Mayıs 1973 katliamları Önderliksel doğuşu yaratmışsa, 18 Mayıs 1977 katliamı da partileşmeyi ve direnişe adım atmayı dayatmıştır. Nitekim PKK’nin partileşme süreci ve silahlı direnişe adım atışı bu temelde gelişmiştir. Önder Apo, PKK’nin ‘Haki Karer’in anısının örgütlemesi’ olduğunu ifade etmiştir. Nasıl ki Önderliksel çıkış Mahirlerin, Denizlerin, İbrahimlerin anılarının doğru sahiplenilmesi ise, PKK’lileşme de Haki Karer’in anısının örgütlenmesi olmaktadır. Nitekim bu temelde partileşme ve direniş süreci başlamış, özgürlük için şahadet kervanı yürüyüşe çıkmıştır.
İşte bu şahadet yürüyüşünün ilk adımı, hemen bir yıl sonra 19 Mayıs 1978’de Hilvan’da faşist-gerici güçler tarafından Halil Çavgun Yoldaşın alçakça katledilmesi olmuştur. Bu temelde, faşist-soykırımcı saldırganlık Kürdistan’daki aşiretçi-feodal gericilikle birleşerek, ‘devrimci özgürlük yürüyüşüne geçit vermeyeceğini’ ilan etmiştir. Önder Apo öncülüğünde büyük bir fedakârlık hareketi biçiminde gelişen PKK’lileşme sürecinin başarıya gitmesi engellenmek, böyle bir katliamla bunun önü kesilmek istenmiştir. Ama biz çok iyi biliyoruz ki, Önder Apo’nun başlattığı devrimci diyalektik böyle bir katliam karşısında da hükmünü icra etmeyi sürdürmüştür. Nasıl ki Mahirlerin, Denizlerin, İbrahimlerin katliamına Önderliksel doğuşu gerçekleştirerek cevap verilmişse, nasıl ki 18 Mayıs 1977 günü Haki Karer Yoldaşın Antep’te katledilmesine partileşme sürecini başlatmakla cevap verilmişse, 19 Mayıs 1978 günü Hilvan’da Halil Çavgun Yoldaşın katledilmesine de tarihi Hilvan Direnişi geliştirilerek cevap verilmiştir.
Haki Karer’in katledilmesinin hesabının devrimci intikam mücadelesiyle sorulması süreci, Hilvan’da halka yayılan bir özgürlük direnişinin ilk adımının geliştirilmesi olarak pratikleşmiştir. Apocu Önderlik gerçeğinin somutlaşması olan PKK’nin doğuşu ve kuruluşu, işte böyle bir süreç içerisinde yürütülen kahramanca mücadeleyle, yaşanan kahramanca şahadet olayları ile gerçekleşmiş ve somutlaşmıştır. PKK daha ilk adımlarında bir Şahadet Önderliği ve Şehitler Partisi olarak doğup gelişme göstermiştir. Nitekim bu gerçekliği ifadeye kavuşturmak üzere Önder Apo ‘PKK Şehitler Partisidir’ demiştir. Bütün şehitlerimizin ‘PKK biçiminde yaşadığını’ ifade etmiştir. Şehitlerin PKK’li olduğunu, gerçekleşen PKK’liliğin şehitler tarafından temsil edildiğini ortaya koymuştur.
Bilindiği gibi, daha sonraki süreç, başlayan bu partileşme ve direnişin Önderlik ve Şehitler çizgisinde yaşanması olmuştur. Nitekim bu özgürlük için kahramanlık yürüyüşü 1982 yılının 1 Mayıs’ında Beyrut’ta Abdulkadir Çubukçu Yoldaşın şahadetiyle Filistin direnişi içindeki gerilla kahramanlığı haline gelirken, 1982’nin 17 Mayıs günü ise Diyarbakır zindanını ve onun şahsında bütün Kürdistan’ı, Türkiye’yi ve dünyayı aydınlatan kahramanlık direnişi haline gelmiştir.
Mücadele tarihimizde ‘Dörtlerin Direnişi’ olarak tanımlanan Ferhat Kurtay ve arkadaşlarının 17 Mayıs 1982 tarihinde Diyarbakır zindanında gerçekleştirdikleri kahramanlık direnişi, Mazlum Doğan’ın başlattığı direnişin zindanlara yayılarak devam ettirileceğini ve tarihin gidişini belirleyecek olan ‘Büyük Zindan Direniş’inin ortaya çıkışını sağlamıştır. Nitekim bu adım aynı yılın 14 Temmuz’unda ‘Büyük Ölüm Orucu Direnişi’ haline gelerek faşist-soykırımcı zihniyet ve siyasete öldürücü bir ideolojik darbe vurmayı ve tarihin en büyük zaferini kazanmayı başarmıştır.
Bundan sonrası bir Şehitler Önderliği olarak doğuşun, Şehitler partisi olarak şekillenişin ve zindanda verilen tarihi direniş kararının dağda gerillaya, kentte halk serhıldanına dönüştürülmesi ve bu kahramanlık yürüyüşünün büyütülerek sürdürülmesi olmuştur. Nitekim böyle bir yürüyüşün ilk adımlarının atıldığı bir süreçte, 2 Mayıs 1983 günü Kandil’de Hilvan ve Siverek direnişlerinin büyük komutanı Mehmet Karasungur Yoldaş ile İbrahim Bilgin Yoldaşın Kürt işbirlikçiliğinin mesleği olan iç çatışma ortamındaki katledilişi yaşanmıştır. Mehmet Karasungur ve İbrahim Bilgin Yoldaşların tutumu ve şahadetleri, bugün yaşanmakta olanların doğru anlaşılması açısından da büyük bir aydınlatıcı özelliğe sahiptir. Kürt işbirlikçiliğinin ve ihanetinin ne olduğunu, onun Kürdistan’ın ve halkımızın kıt imkânlarını nasıl kendi basit çıkarları için iç çatışmaya dönüştürdüğünü, nasıl faşist-soykırımcı zihniyet ve siyasetle uzlaşıp birlik halinde hareket ettiğini gösterdiği gibi, Apocu çizginin ve PKK öncülüğünün tüm bunlara karşı nasıl bir demokratik ulusal birlik, demokratik uluslaşma, özgürlük ve bağımsızlık temelinde Demokratik Ulus Birliğini yaratma hareketi olduğu gerçeğini de net bir biçimde ortaya koymuştur.
Mayıs ayı içerisinde yaşanmış daha onlarca, hatta yüzlerce büyük kahramanlık eylemi ve şahadet olayı sıralanabilir. Öyle ki mayıs ayının her gününün büyük direnişleri ve şahadetleri içerdiği tartışmasızdır. Mayıs ayının her günü gerilla ve halk direnişlerine sahne olmuş, her gün yaşam şehit kanıyla sulanmıştır. Mayıs ayı boydan boya şahadet çizgisinde yürütülen direnişlere sahne olmuştur. İşte mayıs ayını Şehitler Ayı, 18 Mayıs’ı ise Şehitler Günü yapan tarihsel gerçeklik budur.
Bize de gerçekliğin doğru anlaşılması ve yeterli temsil edilmesi düşmektedir. Bu da Önderlik ve Şehitler gerçeğinin doğru anlaşılıp özümsenmesini ve başarıyla pratiğe geçirilmesini ifade etmektedir. Şimdi doğru yaşam bu temelde gerçekleşen yaşamdır. Doğru devrimcilik, Önderlik ve Şehitler çizgisinde böyle başarı yürüyüşünü gerçekleştiren devrimciliktir. Mayıs ayının her anı Önderlik ve Şehitler gerçeğinin somutlaşmasını ifade etmektedir. Dolayısıyla mayıs ayının her anına doğru yaklaşım ve onu doğru yaşamak, Önderlik ve Şehitler gerçeğine doğru ulaşmak ve bu çizgide doğru yürümeyi bilmek demektir. Mayıs ayını doğru yaşamak, 24 saat Önderlik ve Şehitler çizgisinde yaşamayı ve mücadele etmeyi ifade etmektedir.
Şehitler Günü ve Şehitler Ayı’nda Önderlik ve Şehitler gerçeğimize işte bu temelde yaklaşmak, bu gerçekliği tüm kapsamı ve derinliğiyle doğru bir biçimde anlayıp özümsemek ve pratikte 24 saatin her anında da başarıyla uygulayan olmayı gerektirmektedir. Tüm devrimci militanlar ve yurtsever halk olarak mayıs ayı boyunca Önderlik ve Şehitler gerçeğine bu temelde yaklaşacağımız, kendimizi her zamankinden daha fazla Önderlik ve Şehitler çizgisinde eleştiri-özeleştiri süzgecine tabi tutarak bu çizgide yenileyip başaran yurtseverler ve devrimciler haline getireceğimiz kesindir. Şehitler gününü ve ayını doğru yaşamak, Önderlik ve Şehitler çizgisinde başarılı yürümek, böyle olmayı zorunlu kılmaktadır.
Önderlik ve Şehitler çizgisinde kendimizi her an yenileyerek özgürlük mücadelesine daha güçlü yöneleceğimiz ve mayıs ayını faşist-soykırımcı zihniyet ve siyasetin daha fazla geriletildiği, özgürlük ve demokrasi bilincinin, örgütlenmesinin ve eyleminin zafer çizgisinde daha çok büyütüldüğü bir ay haline getireceğimiz açıktır.
Bu temelde bir kez daha tüm mayıs ayı şehitlerimizi ve onların şahsında tüm özgürlük mücadelesi şehitlerimizi saygı, sevgi ve minnetle anıyorum. Önderlik ve Şehitler çizgisindeki ısrarlı mücadelenin bize her zaman ve her yerde büyük zaferler kazandıracağına yürekten inanıyorum.