Genel

Gençliğin Öz Savunma Örgütlülüğü

Neval Dara

İnsanlığın en temel öz savunması olan toplumsallık, aynı zamanda ilk örgütlenme biçimidir de. İnsan türü varlığını sürdürmek için bilinçlice örgütlenmeye ihtiyaç duyar. Tüm canlılarda sınırlı düzeyde bir örgütlülük vardır; ama toplumda olan bilinçli örgütlenmedir. Toplumsal bilinç temelinde örgütlülüklerini sağlayan insanlar nasıl yaşayacaklarını, nereden başlayacaklarını ve ne yapacaklarını iyi bilirler. İnsanın varoluş koşulu olan toplumsallığın sürekliliği de toplumsal örgütlülüğün güçlendirilmesiyle mümkün olmaktadır. Toplumsal öz savunma örgütlülüğünü süreklileştirmede gençlik birincil rol oynar. Toplumun öncü gücü olması itibariyle, toplumun varlığını koruma ve örgütlülüğün sağlanmasında da öncü misyonu gençliğe biçilmiştir. Bugün ile gelecek arasında köprü olan gençlik, kişiliğinde özgür yaşam bilincini derinleştirerek gelişkin bir politik perspektifle mücadele alanlarında en önde yer alır. Sorgulayan, üreten, aktif katılan gençlik, gelişkin inisiyatifiyle yaratıcı düşünceler ışığında toplumu hep ileriye sürükleyen konumdadır. Tarih boyunca toplumlara önderlik eden, toplumla omuz omuza düşmanın üzerine en önce yürüyen gençliğin; kendisi ve toplumu için yararlı olduğuna inandığı hedeflerini başarıya ulaştırmak için güçlü örgütlülükler geliştirmekten öte başarı şansı mümkün değildir. Gençlik çağı insanın en dinamik olduğu çağdır. Bu çağda duygu, düşünce ve davranışlar en aktif haldedir. Gençlik çağının her anı devrim ve yeniyi yaratma anıdır denilse yeridir. Sonsuz araştırma istemine sahip olması, merakla sorgulaması, duygu ve düşüncelerini sürekli yeniyi inşa etme temelinde harekete geçirmesi gençliğin temel yapısal özellikleri olarak dışa yansır. Önemli olan bu duygu, düşünce ve davranışlardaki enerji akışını toplumsal örgütlülüğe kavuşturabilmedir. Demokratik toplum hareketlerinde, gençliğin örgütlü gücü başarı ve başarısızlıkları belirler konumdadır. Öz savunma bilincinin örgütlülüğe kavuşturulması gerekir. Örgütlenmiş birey ve toplum özgürlüğe bir adım daha yakınlaşır. Toplumsal ve evrensel ihtiyaçlar doğrultusunda kendini örgütlülüğe ulaştıran gençlik, özgür yarınların inşasında rol alabilir. Örgütlenmemiş gençlik potansiyelinin daralmaktan, zamanla marjinalleşmekten kurtulma şansı yoktur. Örgütlülükle buluşturulmamış bir dinamizm yeniyi yaratamayacağı gibi hiçbir caydırıcılığı da olmaz. Günümüz egemen sistem saldırıları karşısında örgütsüz hareket tarzının yaşama şansı çok sınırlıdır. Öz savunma, gençliğin en vazgeçilmez örgütlenme alanıdır. Sistemin her an genişleyen ve derinleşen saldırılarına cevap olmak ve bu saldırıları boşa çıkarmak bunu gerektirmektedir. Sistemin Kürt gençliği üzerinde yoğun yozlaştırma, çürütme ve özgür yaşam mücadelesinden koparma uygulamalarının her geçen gün daha da vahşileştiği kapitalist sistem gerçekliğinde öz savunma örgütlülüğü olmaksızın uygulamalara karşılık vermek pek de mümkün görünmüyor. Kapitalist sistemin kültürel anlamda gerçekleştirdiği soykırımlara karşı sıradan yaklaşım bitişin kendisidir. Buna karşı demokratik uygarlık ışığında kültürel değerlerin oluşturulması gerekir. Sıradan yaklaşma gibi bir gaflete girmek en basitinden sistem çıkarlarına kendini yatırmak anlamına gelecektir. Çoğu zaman sıradan yaklaşımlar nedeniyle gençliğin çok basit bir şekilde gözaltına alınıp, tutuklandığı, yıllarca zindanlara atıldığını biliyoruz. Devlet güçleri çok rahat bir şekilde gelip gençleri mahallesinden, sokağından, evinden yaka paça halde, peşinden sürükleyerek çekip götürüyorsa ve buna karşı bir refleks gelişmiyorsa; gençliğin öz savunma örgütlülüğünü tekrardan gözden geçirmesi gerekir. Oysaki toplum içinde büyük avantajlara sahip olan gençliğin böylesi gafil avlanması şaşılacak bir durumdur. Daha kendisini koruyamayan, kendi güvenliğini örgütleyemeyen gençliğin toplumu ve yaşamı koruması nasıl beklenebilir? Böylesi bir beklenti beyhudedir. Gençliğin silkinmesi ve kendine gelmesi gerekir. Basit hatalar yüzünden ne kendisini, ne de toplumu sistemin pençelerinde ezmemelidir. Yaptığı çalışmanın ciddiyetinde hareket etmelidir. Toplumu, toplumsal yaşamı ciddiye almalıdır. Sistemi ve sistem saldırılarını ciddiye almalıdır. Bir oyun değildir içinde olduğu. Olabildiğine gerçek ve hayatidir. Çürümeye yüz tutmuş bu zamanlar gençlik ruhuyla tekrardan canlandırılabilir. Bu da gençliğin her alanda, işçisinden üniversitelisine, köylüsünden liselisine, kadınından erkeğine kadar öz savunma örgütlülüğünü sağlamakla mümkün olacaktır. Tarihsel bütünlük içinde özgür toplum inşasında yer almak isteyen gençlik konuştuğu kadar, konuştuklarını örgütlülüğe kavuşturduğu oranda sorumluluklarını yerine getirebilir. Bu temelde; gençliğin her anını örgütlenme anı olarak değerlendirip, tüm çalışma alanlarını örgütlülüğe kavuşturması gerekir. Barikatlar ardında sistem güçleriyle çatışmanın ötesine geçilerek, sistem mantığını her yönüyle anlama kavuşturarak ve toplumu tükenişe götürdüğü her türlü uygulamasına karşı savunmaya geçebilmek gerekir. Sistem askerliğini yapmama, popüler kültür endüstrisinin vazgeçilmez müşterisi olmama vb. konularda daha derinliğine yoğunlaşmaya ihtiyacı olan gençliğin; sorunlar karşısında kendi toplumsal çözümünü geliştirme güç ve yeteneğini sergileyebilmesi gerekir. Toplumun ahlaki-politik yaşamı çerçevesinde, Ortadoğu dervişliğini seçerek kendisini, toplumunu ve öz değerlerini savunmaya alabilmelidir. Başta kendinde olmak üzere; bir bütünen toplumda öz savunma sistemini süreklileştiremediğinden kültürel, sanatsal, psikolojik, ekonomik, siyasi ve daha birçok saldırıyı göremiyor. Görse bile buna karşı çıkamıyor. Tepki duysa da, yaşananlara karşı durulması gerektiğini bilse de, yeri geldiğinde canını bile verse de nasılına doğru cevap olamadığından erimekten, çürümekten ve sonuç itibariyle sisteme tabi olmaktan kurtulamıyor. Sömürü sistemi böylesine azgınlaşmışken gençliğin topluma, toplumsal örgütlülüğe dayanmaksızın yaşaması mümkün değildir. Ahlaki-politik toplumun korunması öz savunmanın yaşamın her alanında gençlik öncülüğünde örgütlendirilmesiyle mümkündür. Öncülük ahlaki-politiktir. Ahlak ve politikasını yitirmek demek her türden yönelime açık olmak demektir. Bu durumda gençliğin öz savunma örgütlülüğü hayati önemdedir. Öz savunmadan yoksun toplumlar ahlak ve politikasını yitirir ve egemen sistem çarkları içinde çiğnenir; ama gençliği ve öz savunması canlı ve dinamik olan toplumlar egemen sistem karşısında varlığını koruyup özgür yaşamını oluşturabilir. Ahlaki-politik toplumun güvenlik politikası olan öz savunma, gençliğin güçlü örgütlülüğüyle yaşamsal kılınabilir. Toplumlar yaşamın her alanında toplumsal sürekliliğin sağlanması için gençliğe, gençliğin enerji ve potansiyeline ihtiyaç duyar. İhtiyaçlar gelişen saldırılar karşısında belirlenir. Askeriyse askeri, kültürelse kültürel, siyasalsa siyasal karşılık verilir. Gençlik için tek yönlü kalmak bitiş demektir. Tek alanla sınırlı kalması diğer alanların saldırılar karşısında savunmasız kalması demektir. Yaşamın tüm alanlarında öz savunma örgütlülüğünü sağlayan gençlik toplumsal ihtiyaçlara cevap olabildiğini iddia edebilir. Kapitalist sistem toplumsal yaşam alanlarının tümünde bir virüs gibi yayılmaya devam ediyor. Çok farklı yol ve yöntemler kullanarak gençliği pasifize etmeye ve kendine bağlamaya çalışan sistem, yaşamın her alanına, kılcal damarlarına kadar sızmış durumdayken örgütlenme sağlanmadan karşılık verebileceğini düşünmek en büyük yanılgıdır. İstediği zaman, istediği yerde, istediği gibi toplumu, toplumun ahlaki-politik öz değer yargılarını paramparça eden sistemi boşa çıkarmak doğru örgütlenme tarzıyla mümkün olacaktır.

Related Articles

Close