Genel

Günümüzde APOCU Gençlik ve PKK Gerçekliği

Zerya Bagok
Bugün de APOCU grup Türkiye’de de devrimci mücadeleyi geliştirmek istiyor, Türkiye’deki halkın sorunlarına ilgi ve sorumluluk duyuyorsa, bu durum Önder APO’nun çıkışı, duruşu ve APOCU grubun ortaya çıktığı dönemde Türkiye’deki devrimci mücadeleye karşı duyduğu sorumlulukla ilgilidir. Ankara’da bulunduğu müddetçe kesinlikle faşizme karşı mücadeleden geri durmamıştır. Bulunduğu her yerde etkin biçimde faşistlere karşı mücadele etmiştir. Bu gerçeklik APOCU hareketin en önemli özelliklerinden biridir. Başka Kürt grupları da olmuştur, ama hiçbirisi APOCU grubun takındığı bu tutumu takınmamıştır. Bulunduğumuz her yer bizim için mücadele alanıdır demiş ve faşistlere karşı mücadelede her zaman en önde olmuştur. Okullarda, fabrikalarda, her yerde faşistlere karşı direnişte en önde olmuştur. Bu konuda kesinlikle kendisini geri çekmemiştir. Örneğin, Siyasal Bilgiler Fakültesinde geliştirilen faşizme karşı ortak mücadele tartışmasında Önder APO, “faşizme karşı mücadelede omuz omuza biz de varız, bu mücadelenin parçasıyız” diyerek tavrını ortaya koymuştur. Diğer Türk solu grupları böyle bir ortak tavrı takınamayıp parçalı bir tutum içinde olurken, kendilerini çeşitli gerekçelerle geri çekip faşizme karşı mücadele birliğinde yer almaz, tek başına hareket etme yaklaşımı gösterirken, Önder APO “kesinlikle gençliğin faşizme karşı devrimci direnişinin olduğu her yerde olacağız” diyerek tutumunu ortaya koymuştur. Bu da bir duruştur. Mahir Çayanların şehadetine karşı nasıl sorumluluk duymuş, o direnişi örgütlemiş, zindandan çıktıktan sonra nasıl ki Ankara’da devrimci gençliğin örgütlenmesinde birinci dereceden sorumluluk taşımışsa, Türkiye’deki devrimci gençliğin örgütlenmesinin en öndeki militanı, öncüsü olmuşsa; Ankara’da faşizme karşı mücadelenin keskinleştiği bir dönemde de APOCU grup da bu mücadelenin etkin bir parçası olmuştur. Tabii ki belirli gruplaşma belirli bir düzeyde oluşturulunca Kürdistan’a dönülmüştür. 1976 Şubat ayı Dikmen Toplantısıyla birlikte Kürdistan’a tam dönüş gerçekleştirilmiştir. Kuşkusuz ondan önce de 1974-‘75’te de Kürdistan’a gidişler olmuş, sınırlı çalışmalar yapılmıştır. Ama ‘76 Şubat toplantısıyla birlikte artık bütün kadroların Kürdistan’a gitmesi, Kürdistan’da mücadeleyi geliştirmesi kararlılığı ortaya çıkmış ve bu derhal pratikleştirilmiştir. Kürdistan’a gidilirken de hedef, gidilen yerde gençliğin örgütlendirilmesi, eğitilmesi ve kadrolaştırılması olmuştur. Bu nedenle de Ankara’dan Kürdistan’a dönüşte ilk gidilen yerler öğrenci gençliğin yoğun olduğu Antep, Amed; işçilerin yoğun olduğu Batman, Ceylanpınar; devrimci gençliğin yoğun olduğu Elazığ, Dersim, Serhat ve Urfa’dır. Bu açıdan hem öğrenci gençliğin, hem de işçilerin bulunduğu alanlar PKK’nin ilk örgütlenme ve mücadele alanları olmuştur. Buraların seçilmesinin temel nedeni ise gençlerden devrimci kadrolar çıkarmaktır. Bu yönüyle grup çalışmasını ilk başta da gençliğin ve işçilerin yoğun olduğu yerlerde başlatarak emekçilerden, emekçi çocuklarından militan çıkarma çalışmasıyla işe başlamıştır. Kısa sürede de gittiği her yerde gençliği örgütlemiştir. Antep’te, Urfa’da, Batman’da, Amed’te, Dersim’de, Elazığ’da, Serhat’ta örgütlemiştir. Kürdistan’daki diğer tüm gruplardan farklı olarak gençliğe önem veren, gençlikten kadro çıkararak aktif mücadele eden bir hareket olmuştur. APOCU hareketin başta bir gençlik grubu olarak şekillenmesi, daha sonraki APOCU hareketin ve PKK’nin de çok genç, dinamik bir hareket ve parti olarak mücadeleye atılmasını beraberinde getirmiştir. APOCU Hareket 1973’ten ‘78’e kadar esas olarak bir gençlik hareketidir. 1978’deki Hilvan mücadelesiyle birlikte durum değişmiş, köylere kadar yayılmıştır. Yine 1978’e gelindiğinde Batman’da, Ceylanpınar’da, Antep’te işçiler içinde de önemli bir gelişme sağlanmıştır. Ama esas olarak partinin kuruluşuna kadar çalışmanın ağırlıklı bölümünün gençleri örgütleme, genç kadroları ortaya çıkarma olarak değerlendirmek mümkündür. 1977’nin başında Kürdistan Yurtsever Devrimci Gençlik Birliği adında bir gençlik örgütünün kurulması da bu gerçekliğin kanıtıdır. Daha başlangıçta bile ağırlıklı olarak gençlerden oluştuğu için “bir gençlik hareketi olarak mı ortaya çıksak?” gibi bir yaklaşım görülmüş, bu çerçevede bir gençlik grubu kurulmuştur. Bu grubun örgütsel ağının oluşturulması ve yaygınlaştırılması için de önemli bir çaba harcanmıştır. Aslında daha sonraki tüm gençlik örgütlenmelerimizin temelinde de bu örgütsel oluşum vardır. Özellikle de YCK’nin hala çokça bahsedilen devrimci militan duruşu da bu tarihsel mirasın ürünüdür. APOCU gençlik grubunun geliştiği tüm il, ilçe, mahalle ve köylerde faşistlere karşı pratik mücadele içinde edinilen deneyimlerle sömürgeci asimilasyona, uyuşturucuya, fuhuşa, hırsızlığa, istismara, kumara, alkole karşı; özetle toplumun ahlaki ve politik tüm değerlerine karşıt temelde gelişen özel savaş uygulamalarına karşı yoğun bir mücadele geliştirilmekteydi. APOCU gençliğin toplumun gönlünde yer edinmesinde bu pratik mücadelenin belirleyici yeri ve önemi vardı. Ne söylediğinden çok ne yaptığına bakarak yaklaşımını belirleyen Kürt ve Kürdistan halkları toplumun değerlerine sahip çıktığı içindir ki toplum tarafından kucaklanmıştır. 1978’e gelindiğinde mücadelenin ulaştığı düzey ihtiyaçları, artık bir gençlik hareketiyle karşılanamayacak boyutlara varmıştı. Kürdistan ve Türkiye’nin ağır sorunlarına salt bir gençlik hareketiyle cevap vermenin artık mümkün olmadığı, genç kadrolardan oluşan bir Özgürlük Hareketi’nin, devrimci bir hareketin geliştirilmesi ve partileşmesinin daha doğru olacağı düşüncesine varılmıştır. Devrimci gençlik hareketinin Önderi Haki Karer’in katledilmesine kadarki süreçte Kürdistan Özgürlük Hareketi önemli bir kadro potansiyeline ulaşmıştı. Toplumun geniş kesimlerini etkileyecek bir düzeye ulaşmış olan Hareket için, Haki Karer yoldaşın şehadetinden sonra partileşme ihtiyacı açıkça görülmekteydi. Bu temelde partileşme çalışmalarına ağırlık verilerek partileşme sürecine girilmiştir.

Related Articles

Close