Genel

Apoculuk sosyalizmi ideolojik olgu olarak ele alıyor

Kurtay Faraşîn

Apoculuk sosyalizme nasıl yaklaşıyor? Sosyalizmi nasıl ele aldı ve geliştirdi? Sosyalizmi nasıl tanımladı ve yaşamsallaştırdı? Burada bir bakış açısı ve felsefi bir çerçeve var. Sosyalizm anlayışına ve ideolojik yaklaşımına her şeyden önce bu felsefe ve bakış açısı yön veriyor. Dolayısıyla bu felsefenin kavranması gereklidir. Eklektik, yüzeysel veya dar değil; son derece bilimsel, değişimi esas alan bir yönteme dayanan, Kürdistan koşullarını gözeterek ona çare olmayı, ihtiyacını gidermeyi içeren bir felsefedir. Dolayısıyla bu felsefenin insanı, toplumu, yaşamı ve mücadeleyi ele alış tarzında özgünlükleri var. Çünkü genel geçer felsefi ölçüler Kürdistan’da işlememiş, bu olgu üzerinde çözüm üretmemiştir. Çok yaratıcı ve değişim karakterine uygun ele almayan yaklaşımlar hiçbir sonuç doğurmamış, çok katı ve dogmatik kalıpların ortaya çıkmasına Ğki bu da çok sınırlı olmuşturĞ yol açmıştır.

Birçok eğilimin kendini tanımlama veya açılım sağlama düzeyi çok dar ve yetersizdir. Örneğin reformist milliyetçilik, solculuk olarak ortaya çıktı, hatta marksist-leninist olma iddiasında bulundu. Bilimsel sosyalizmi esas aldıklarını dile getirdiler, ama bütün bu öğretiler adına ortaya koydukları düşünce kırıntı düzeyindedir, hiçbir derinliği, kapsamı yoktur. Kürdistan’daki toplumu ve insanı tanımlayarak sorunları aşacak çözümler üretme konusunda verdiği hiçbir yanıt yoktur. O nedenle toplum üzerinde etkide bulunamamıştır. Apoculuk, felsefede bunları aştı. Bilimsel bakış açısını özümsemekten Kürdistan gerçeğini buna göre tahlil etmeye kadar, bütün alanlarda önemli bir gelişme yaşadı. Diyalektik materyalizmin canlı ve yaşamı çözümleyen bir bilim haline gelmesi Kürdistan gerçeğinde, Apoculukla gerçekleşti. Geçen mücadele sürecini bu temelde ele almak ve değerlendirmek mümkündür.

Apoculuğun teorik bir çerçevesi var; sosyalizmi bir düşünce akımı, teorik çerçeve olarak ele alıyor ve çözümlüyor. Kendi felsefik bakış açısına uygun olarak olguları tahlil etme çabası içinde bulunuyor, ki bu Önderliğin en büyük çabalarından, dolayısıyla en fazla pratikleştiği sahalardan biridir. Birçok çevre böyle bir hususun hiç olmadığını sandı; Apocu hareketi teoriden, değerlendirme güç ve kabiliyetinden yoksun, salt bazı kalıpları bilen ve onun üzerinden eylem yapan bir güç olarak değerlendirdi ve salt bir eylem gücü olarak niteledi. Halbuki gerçek öyle değildi. Önderlik bunun tersini savundu. Böyle düşünenlere “biz işleri neyle yürütüyoruz, doğru anlaşılsın” dedi. Apoculuk işleri neyle yürüttü? Bu kadar gelişme neyle sağlandı? Apocu hareketin neyi vardı? Parası veya silahı yoktu. Bunların varolduğunu, bütün gelişmelerin bunlarla yaratıldığını öne sürmek, gerçeği saptırmak olur. Apoculuk, bütün gelişmeleri en başta düşünce ve değerlendirme gücüyle, bu gücü geliştirme azmi ve çabasıyla yarattı. Felsefede doğru bir bakış açısını geliştirme de aslında bu çabayla bağlantılıdır. Kendisini böyle bir düşünce gücünü geliştirmeyle sorumlu görünce, onu yaratmak için olay ve olguları nasıl ele alacağını ve değerlendireceğini, bakış açısının ve yönteminin ne olacağını daha doğru ve bilimsel düzeye getirmeyi gerektirdi. Bunun için felsefede yetkinleşme, derinleşme ve tutarlılık ortaya çıktı.

Bu bakımdan Önderlik gerçeğini, sosyalizm adına kapsamlı bir değerlendirme gücü olarak, çözümlemeleri de sosyalizmin teorik hazinesinin bir parçası olarak ele almak ve değer biçmek gerekiyor. Başka türlü yaklaşmak doğru değildir. Olgunun çözümlenmesini tam olarak vermemiş olabilir, tekrarı olabilir veya düzeni olmayabilir. Bu tür eleştiriler getirilebilir, bu mümkündür. Bu eleştirilere karşı savunma da yapılabilir, o da mümkündür. Mevcut koşullarımız, mücadele gerçeğimiz ve üzerinde çalışılan olgu olarak Kürdistan gerçeği ortadadır. Onu görmeden ve esas almadan hiçbir değerlendirme yapamayız. Onu dikkate almadan söylenecek her söz ezbere söz, gösterilecek her davranış kendimize göre davranış olur, dolayısıyla karşıdaki olguyu dikkate alan ve çözümleyen bir davranış anlamına gelmez. Ne olursa olsun çözümlemelerin büyük bir teorik güç, sosyalizmin teorik hazinesinin bir parçası olduğu yadsınamaz ve çarpıtılamaz bir gerçektir.

Apoculuk sosyalizmi bir ideolojik olgu olarak ele alıyor, onun özgürlük, eşitlik, adalet ve paylaşım ütopyasına sıkı sıkıya bağlıdır. İnsanlık için böyle bir yaşamı doğru, güzel ve mutlu bir yaşam olarak görüyor, dolayısıyla insanlığı böyle bir düzeye ulaştırmak için mücadele etmeyi ve çalışmayı doğru ve gerekli buluyor. Bu bakımdan insanlığa önerdiği yaşam özellikleri ve doğruları var, yaşamın belirlenmesinde bir taraf olma özelliği var. Buna tutku düzeyinde bağlı. Ütopyalarına müthiş bir inancı, bağlılığı ve tutkuyu ifade ediyor. Bu bakımdan ideolojik ütopyalar, toplum için yeni yaşam özellikleri önermekle birlikte onları gerçekleştirmek, onlara ulaşılmasını sağlamak için büyük bir inancı ifade ediyor. Sosyalizm gerçeğine, onun ütopyalarına inanması bu çerçevededir. Bütün bunlar işin teorik, düşünsel yanıdır. Bu anlamda Apoculuğu, sosyalizmin büyük bir düşünce akımı, ideolojik ve felsefik akımı olarak ele alma gerçeği söz konusudur. Apoculuk buna büyük anlam veriyor, bu bakımdan düşünce düzeyinde sosyalizmin yetkinleşmesi ve gelişmesi için yoğun çaba harcıyor.

Bu işin bir yanıdır. Diğer ve daha önemli olan yanı ise bunu yaşamsallaştırmak, mücadeleye kanalize etmektir. Bu bakımdan Apoculuk sosyalizmi gerçekten bir eylem kılavuzu, mücadele gücü ve yaşam gerçeği olarak ele alıyor, pratik bir olgu olarak görüyor. Bu konuda Önderlik ilkesi şöyledir; düşündüğün kadar yap, daha büyük şeyler yapabilmek için de daha fazla düşün. Önderliğin düşünme ve yapma diyalektiğini iç içe ve anı anında geliştiren bir tarza sahip olduğu bazı bilim adamları tarafından da tespit edilmiştir. Önderlik çizgisi düşünürken yapan, yaparken düşünen, dolayısıyla düşünce ve eylem birlikteliğini bu düzeyde kuran bir çizgidir. Bu, sosyalizm açısından da böyledir.

Related Articles

Close